Helal ve haram çizgisine dikkat- Hüseyin TOPTAŞ- Yeni Meram Gazetesi
İnsanı eşrefi mahlukat olan yaratan Rabbimiz insanın ebedi saadetini kazanabilmesi, kulluk vazifelerini yapabilmesi için birtakım sınırlar çizmiştir. Helal ve haram olarak belirlenen bu sınırların ne olduğu Kur’an-ı Kerim de bildirilmiş Peygamber Efendimiz de uygulamalı olarak hayatında göstermiştir. Kimin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratan Rabbimiz yapmamız veya yapmamamız gereken amellerimizin hesabını soracaktır.
Yapılması istenilen ameller helal yapılması istenmeyenler ise haram dairesi içinde olanlardır. Ebedi saadeti kazanmak için bu sınırlara dikkat etmek gerekmektedir.
Rasulullah(sav) şöyle buyuruyor:
“Helâl bellidir; haram da bellidir. İkisinin arasında ise birtakım şüpheli şeyler vardır ki insanların çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını (namus ve haysiyetini) korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş olur...”
Resûl-i Ekrem (sas) sözlerini şu nefis benzetmeyle sürdürmektedir:
"Bu, tıpkı bir koruluğun etrafında hayvan otlatan çobanın durumuna benzer, sürüsü her an oraya girebilir. Bilin ki her hükümdarın bir koruluğu vardır. Allah’ın (cc) koruluğu ise O’nun haramlarıdır. Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır. O sağlam olursa bütün beden sağlam olur, ama bozuk olursa bütün beden bozulur. Dikkat edin! O et parçası, kalptir!" (Müslim, Müsâkat, 107,108)
Dinimizde hiç kimsenin kendi arzusuna göre helal ve haram koyma yetkisi yoktur. Mü’min helal - haram duyarlılığına sahip olmalıdır. Hesap gününde zillete düşen bir yüze sahip olmamak, hesabı sağ elinden verilen mutu insanlardan olmak için hayatının her anını ibâdâttan muamelata varıncaya kadar helal ve harama dikkat ederek düzenlemelidir.
Helal- haram konusunda ne kadar duyarlı olup olmadığımızı sorgulayalım, hesap gününden önce kendimizi hesaba çekelim. Unutmayalım ki helâl peşinde koşmanın sonu cennet, haramla beslenmenin varacağı yer ise cehennemdir.