HAYATA İZ BIRAKANLAR- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Gönül dünyamızda iz bırakan insanların hayatlarına baktığımızda hepsinin bir hizmet kapısından geçtiğini görürüz. Hiçbir Allah dostu olmamıştır ki, insana hizmet etmeden Hak kapısında makbul bir makama gelmiş olsun.
İşte Yunus Emre; gönüllere dokunan dizelerini yazmak için 40 yıl dergâha odun taşımış, bundan da hiç gocunmamış. Aziz Mahmut Hüdai; bildiğimiz tanıdığımız Aziz Mahmut Hüdai olana kadar Bursa sokaklarında ciğer satmış. Akşemseddin Hazretleri; Fatih'ler yetiştirmek için önce yıllarca Hacı Bayram dergâhında hizmet etmiş.
Bizler 21. yüzyılın insanları olarak; kendine hizmet etmekten, insanları kendine hizmet ettirmekten başka bir arayış içerisine maalesef girmiyoruz. Oysa en büyük mutluluk ‘insanı sevmek ve insana hizmet etmektir.’
Bu hafta gönül dünyamıza iz bırakan büyük veli Mahmut Efendi Hazretleri’nin Rahmeti Rahman’a kavuşmasını teessürle öğrendim.
Şüphesiz Allah, ilmi insanlardan çekip almakla değil, alimlerin ruhlarını kabzetmek suretiyle kaldıracaktır.
"Ömrümde Hiç Harama Bulaşmadım" diyen, sessiz sedasız "Devrimleri Deviren" yetiştirdiği talebeler, açtığı medreseler, okuttuğu derslerle geriye muazzam eserler bırakmıştır.
Bir yıldızın daha kayması gezegen adına endişe verici. Çünkü bir mücededdid kolay yetişmiyor. Hele ki günümüzde.
Allah dostlarına dil uzatmaktan imtina etmeli. Sahibinin gücüne gider maazallah. Bu duruma kimileri sevinse de, dünyamızın ayakta durmasının asıl nedenlerinden biriside de manevî rehberlerdir.
Bu güzel şahsiyetler, ömürleri boyunca sadece Allah’ın rızasını gözeterek sürekli hizmet etmişlerdir.
Hizmet et ki hizmet edilebilesin, hizmet et ki himmet bulasın. Öyle bir koşturmanın içerisinde ruhumuzu beynimizi kodlamışız ki kendimizden başka kimseyi göremiyoruz.
Bir ara sevgi evlerinde gönüllü öğretmenlik yapmıştım. Öyle korkunç hayat hikâyelerine şahit oldum ki dudak uçuklatır! O küçücük yaşlarında feleğin çemberinden defalarca geçmişler. Minicik yüreklerine dokunup, gönüllerine merhem olmak, dualarını almak benim için ne büyük lütuftu..
Mesela tinercilerle hiç konuştuk mu? Sokak çocukları ile hiç konuştuk mu? Acaba bu insanlara yardım edilse, el uzatılsa düzelirler mi, hiç düşündük mü?
İnanın öyle pırlanta gibi gençlerimiz var ki yüreği yufka gibi. Şefkatten yoksun kalmış. Merhametten yoksun kalmış. İlgisizlikten bu hallere gelmiş. Dinleyeni, konuşanı olmamış. Elinden tutanı, gözlerine bakanı olmamış. Ellerinden tuttuğumuzda ellerinin titrediğini gördük mü? Bir sıcak tebessüm bir tatlı söz söylediğinizde gözlerinden yaşların aktığını görüyorsunuz.
Biz bunları yapalım güzel insanlar, bunların çabasını sarf edelim. Gerisi bizi ilgilendirmiyor. Biz bu niyette olalım niyetimizi güzelleştirelim. Nice güzel kapılar açılır, lütuflar gelir. Görelim Mevla'm neyler neylerse güzel eyler.