HALKSIZ DEVLET DEVLETSİZ MİLLET OLMAZ- Lütfi AYHAN- Yeni Meram Gazetesi
Emekli bir tarih öğretmeni, tarihi dizileri seyreden bir seyirci olarak söylemeliyim ki bu alanda çekilmiş dizilerin en güzeli: (bence) Mehmed: Fetihler Sultanı dizisi. Bendeniz bu hükmü verirken dizinin sinema sanatı tarafı ile ilgili konuşmuyorum. O benim görüş alanımın dışında. Benim beğendiğim ve takdir ettiğim yanı yazılan senaryonun dili ve verilen bilgiler. Bu dizide Osmanlı kültürü, Osmanlı yönetim sistemi, Osmanlı devlet anlayışı, yönetimde etkili olan kişi ve kurumların rolleri pek güzel anlatılıyor. Basit bir misal: Osmanlıda çocuk yaştaki şehzadelerin öldürülmeleri meselesi. Bu masum, bu küçük, bu günahsızları öldürmek İslam’a, akla, vicdana sığar mı…? “ soruları pek yerinde ve çok değerlidir. Bu sorulara çok farklı cevaplar verilmiş ve bu konuda çokça tartışmaları yapılmış ve halen de yapılmakta. İşte bu netameli soruya bu dizide güzel bir cevap verilmiş. Cevap verilmiş derken o sahneyi izleyenler bu eylemi haklı görür hale geldi falan demek istemiyorum. Benim dediğim bunun nedeni çok iyi anlatılmış.
Dizinin bir bölümünde şöyle bir diyalog yaşandı: Fatih’in/Osmanlının fetih politikalarına karşı ekonomik yönden zor durumda kalan Bizans, ek vergilerle halkı bunaltıyor. Vergi memurları askerlerin desteği ile zorla ve fazlaca vergi toplamaya başlıyor. Halktan bazıları buna direniyor. Asker ile halk karşı karşıya geliyor. Askerler, vatandaşların elinden malları zorla alıp, direnenlere kuvvet uygulamaya başladığı anda İmparatorun hocası ortaya çıkıyor ve; “ Askerler! Bilin ki halkı olmayan devlet yaşayamaz, geri verin o malları” diye bağırıyor. O’nu tanıyan askerler malların konduğu arabalardan uzaklaşıyor. Vatandaşlar da kendi mallarını geri almaya başlıyor. O zaman Hoca halka dönerek diyor ki; “Ey halkım sizde şunu bilin ki devleti olmayan halk da dağılır gider.”Bu söz üzerine vatandaşlar arabalardan aldıkları malları geri koyuyorlar. Siyasetin bel kemiğini oluşturan bu hüküm dün de geçerli idi bu gün de. Ve yarında geçerli olmaya devam edecektir.
DEVLET TEHLİKENİN FARKINA VARDI SIRA HALK DA
Son günlerde yaşadığımız tartışmaları görünce yine tarih dedeye başvurmak lazım geldiğini düşündüm. Savunma gücümüzü artırmak için Hükümetin bu alana maddi destek olması amacı ile “limitleri yüksek kredi kartlarından belirli bir oranda para kesilmesi” düşüncesi kamuoyunda tartışılır oldu. Hükümet mi haklı muhalefet mi haklı? Halk buna nasıl tepki verir? Bilemem. Yalnız Bizans İmparatorunun Hocasının dile getirdiği gerçeği unutmamamlayız.
Bir diğer tartışama da “İsrail bize saldırır mı, bu gün veya yakın gelecekte böyle bir şey olur mu? Konuları. Bu soruya şöyle cevap vermek gerek: Ortadoğu’da I. Dünya savaşından sonra olan gelişmeleri, Yahudilerin Filistin topraklarına yerleştirilmeleri, Yahudilerin (batının desteği ile) o toprakları adım adım işgal etmeleri, 1967 Arap - İsrail Savaşı başta olmak üzere yapılan küçük büyük savaşlarda hep İsrail’in galip gelmesi. Filistin devleti diye bir devletin yok edilmesi, halkının sürekli katliama ve sürgüne uğratılması, Yahudilerin Arz-ı_Mevud hayalleri. Yahudilerin tüm dünyada finansı, iletişimi, bilim ve sanatı tekellerinde tutmaları, başta ABD olmak üzere tüm devletlerin Yahudilerden korkmaları gerçeklerini asla unutmamak gerek.
İsrail’in son yıllarda, hele de son bir yılda yaptıklarına bakınca (Gazze, Lübnan, Suriye saldırıları. İranlılara yaptığı suikastlar. Suriye de istediği yeri istediği anda gidip bombalaması, Suriye’de bulunan Rusya’nın ve İran’ın çıkarlarını zedeleyen İsrail saldırılarına sessiz kalmaları, bu devletlerin bu saldırganlığa karşı gereken tepkiyi vermemeleri (veya verememeleri) insanı ürkütüyor. Karşımızda İsrail yok; İsrail+ABD+AVRUPA + çok güçlü şirketler ve lobiler var. Buna karşılık Rusya’nın, Çin’in sessizliği de pek manidar. İsrail bize saldırır mı sorusu zaid bir soru. Çünkü zaten saldırıyor. Hükmettiği büyük finans şirketleri ile ekonomimiz sürekli hedefte. Başka korkutucu bir gerçek ise şu: İsrail Suriye’yi sürekli vuruyor. Lakin bu ülkenin hamisi dorumunda olan, Suriye halkı isyan edince milyonarca insanın katledilmesine, sürgüne gönderilmesine yardım eden Rusya ve İran İsrail’in Suriye’deki bombalamasına; PKK/YPG’nin ABD ve İsrail’in yardımları ile topraklarının üçte birini ele geçirmesine ses çıkarmıyorlar. Rusya Menbiç ve Telrıfat başta olmak üzere bize vermek üzere girdiği Suriye şehirlerinde PKK’nın yaşamasına ses çıkarmıyor. Ve en önemli bir gerçek daha, Beşşar Esead Türkiye ile görüşmüyor veya görüştürtülmüyor. O zaman akla gelen ürkütücü soru şu: Yıllardır Suriye’nin önemli bir bölümünü işgal eden ve ABD tarafından miktarı ve yıkım gücü çok büyük olan silahlarla donatılan PKK/YPG’nin devletleşmesine ABD ve İsrail’le birlikte Rusya, İran ve Suriye de olur mu veriyorlar? İsrail burada kurulacak devletin önce hamisi, sonra sahibi olacağına göre zaten saldırı altındayız. Bu sebepten dolayı ne yapıp edip milletçe birlik olmak, savunma/askeri gücümüzü caydırıcı bir hale getirmek, fert, halk ve devlet olarak bu gerçekleri bilerek maddi manevi hazırlığımız yapmak zorundayız.