DİĞER KATEGORİLER

HACI VEYİSZADE HOCAEFENDİYİ EMEKLİ MÜFTÜ MEHMET DOĞRU BEYİN KALEMİNDEN DİNLEYELİM!

HACI VEYİSZADE HOCAEFENDİYİ EMEKLİ MÜFTÜ MEHMET DOĞRU BEYİN KALEMİNDEN DİNLEYELİM!- Yaşar BARIŞIK- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Değerli gazetemiz okurları; Bu hafta sizlere Konya’mızın manevi mimarlarından Hacı Veyiszade hoca efendinin talebelerinden olan emekli müftü Mehmet Doğru bey , “O örnek bir şahsiyetti “ diye başlıyor anlatmaya….. Muhterem Hocam Hacı Veyiszade, ilmini yaşayan, uygulayan bir alimdi.Gerçekten büyük bir alimdi. Aynı oranda çok mütevazi ve samimi bir Müslümandı. Hoca efendimizi gereği gibi anlatmak zordur. Arapların bir ata sözü var. “ La habere kel’ıyan “ Haber görmek gibi değildir, diye. Hocamızın 7 yıl öğrenciliğini yapmış olmak, onu görmüş olmak, bizim paha biçilmez bir şansımızdı der.Ancak ondan asıl faydalanacağımız hayata atıldığımız zaman onun merhum olması da bizim talihsizliğimiz idi. Çünkü o, güvenilir danışılacak bir zattı. O, insanlara doğru yolu, doğru bir şekilde gösteren bir önderdi. O, her haliyle örnek alınacak bir şahsiyeti. Hocam Hacı Veyiszade, bütün hayatında insanlarla münasebetlerinde bir hoca olarak, bir insan olarak ve bir Müslüman olarak çok nazik ve zarif bir insandı.Eğer teşbihte hata olmazsa bunu şöyle ifade edebiliriz; Rasulullah efendimizin ahlakı, sanki Hacı Veyiszade hocamızda tecessüm etmiş gibiydi. Hoca efendinin genel irşat metodu tebşirattı. İnsanları hep kulluğa davet ederdi.


Okullar yeni açılmıştı. Ders yılının 2. Veya 3. Haftasındayız. Benim gözlerim rahatsızlandı. Okul idaresine göz rahatsızlığımı söyleyerek izin almak istedim. Ama onlar izin yerine bir yazı yazarak hastaneye gönderdiler. Doktor bir reçete yazdı ve ilaçları hemen kullanmamı istedi. Bende ilaçları almak için çarşıya Aziziye camisinin yanındaki dükkanımıza gittim. Öğle vakti olmak üzere idi. Hacı Veyiszade hocamız kapıya geldi ve, “Muhammed !doktor ne dedi geçmiş olsun …“ dedi. İsmi Mehmet olanlara hoca hep Muhammed derdi o yıllar. Ben o zaman daha çocuk iken ne derece ilgi olduğunun göstergesi idi.
Hocamız okulda sınıfa girer, yazılı imtihan yapacaktır. Soruları sorar, yazdırır, sonra seccadeyi serdirir ve namaza dururdu. Namaz bittikten sonra konuşanları kopya çekenleri tek tek uyarırdı. Görmediği halde bilirdi. Uyarsı da kırıcı değildi. “Huysuz, tuzsuz, kursaksız” sıkça kullandığı ama hakaret taşımayan sözlerdi. Bundan alınanlar olursa “ Helva tuzsuz olur, insanda kursak olmaz, kuşlarda olur” darılma gibi..
Derslarde bazen dalıp gittiğimiz olurdu.O zaman hocamız ismimizle hitap ederek ; Oğlum “dükkan yerinde duruyor! Burada dersimizi dinle! Allah’ın huzurunda bulunuyorsunuz, meleklerin kanatlarına oturuyorsunuz “ şeklinde o anda düşündüğümüzü söyleyerek ikazını yapardı. Hocamız kimseye adın nedir diye sormamıştır. Ama bütün öğrencilerine ismi ile hitap ederdi. Konuşmalarında ve vaazlarında Cenab-ı Hakk’ın ismini tek başına söylemez; Rabbım Allah’ım, Ma’bud-ı zişanım gibi gönülden kopan tatlı ifadelerle Yüce Allah’ı zikrederdi.
Örnek bir insan olan hocamız bir yardım toplanacak mı minberden önce kendisi hatırı sayılır bir para atardı, cemaatte artık bolca para bırakarak camiden çıkarlardı. Hocamızın en önemli bir hususu da “ SELAM“ idi. Müsait her yerde bir selam çağlayana gibi çoşardı. Evde okulda camide her yerde önüne gelene selam verirdi. Selam verirken veya selam alırken pasif cansız davranan olursa “ Selamı çoşturun babam! Cimrilik etmeyin, dolu dolu alın verin” selamı derdi. Öyle yapmazsanız bir milyon kaybeder, beş milyon boca girersiniz derdi. Benim değerli ve aziz hocama Allah’tan rahmet dilerim Onu hakkıyla anlatabilmek onu yalamak zor der. Sözlerimi onun yeğeni değerli büyüğümüz Ali Ulvi Kurucu hocamızın mısraları ile bitiriyorum; der Mehmet Doğru bey..
İnsanlığa rehber, alemde büyükler
Milyonları ruhuyla asırlarca sürükler…
Din hissini, vicdanlara zira veren onlar,
Allah’a giden yolları hep gösteren onlar..
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yazımı hoca efendinin bir duası ile bitirelim.
Yastığım seccade olsun,uykum namaz kılsın,soluğum zikir çeksin Allahıma,
ayağımdan başıma ,doğduğumdan bu yaşıma kadar olan günahlarıma tövbe yarabbi
öleceğime bütün kalbimle inanıyorum . Azraili karşıma güler yüzle çıkar yarabbi
gözümün ışığını, beynimin dimağını,elimin kolumun ayaklarımın direncini,tüm vücudumun güç ve kuvvetini elimden alma yarabbi. Bakışım ibadet,sükutum tefekkür olsun.Konuşmam zikir yapsın.Göz açıp kapayıncaya kadar bizi nefsin eline bırakma yarabbi.Aileme kötülük yapmak isteyenlere mani ol Rabbim.Allahım günahlarımı affettiğin sıddıkarından eyle,onların sohbetine,zikrine ilhak eyle yarabbi yeni doğmuş sübyan gibi karşına çıkmayı nasip eyle.Bizleri Salih kulların arasına katıver. Defterimin kapanmayacağı hayırlar yapmayı nasip et.Naim cennetinin varislerinden eyle.Ana ve babamı affet .
Kabirde yüzümü kara çıkartma yarabbi. İçtiğimiz bu dünyada zemzem ,öbür dünyada Kevser olsun.
Geçtiğimiz bu dünyada doğru yol,öbür dünyada sırat olsun.
Aldığımız bu dünyada güzel ahlak örneği,öbür dünyada nurlu berat olsun.
Girdiğimiz bu dünyadaMekke-Medine,öbür dünyada cennetü ala olsun.
Gördüğümüz bu dünyada Beytullah,Ravza-ı Mutahhara ,Arafat, Mina, Müzdelife,
Uhud olsun,öbür dünyada CEMALULLAH olsun .
Azığımız hem bu dünyada ,hem öbür dünyada takva,güzel ahlak olsun.
Sofralarımız ilim sofrası olsun.
Dostlarımız bu dünyada hak dostları,alimler,dervişler
,öbür dünyada peygamberler ordusu olsun
inşallah.
 
La İlahe İllallah kalbimizi karartma.
La İlahe İllallah rızkımızı daraltma.
La İlahe İllallah bizi imansız bırakma.
La İlahe İllallah kabirde bizi bunaltma.
La İlahe İllallah kendi kapından başka kapı aratma.
La İlahe İllallah kendine kul, habibine ümmet olmaktan bizi biran bile ayırma.
La İlahe İllallah hesapsız sabır ver.
La İlahe İllallah azapsız kabir ver bizlere Allah'ım… AMİN AMİN AMİN