DİĞER KATEGORİLER

GÜLMEYİ UNUTTUĞUMUZ ŞU GÜNLERDE YÜREĞİMİZİ ISITAN SICACIK HİKAYELER

GÜLMEYİ UNUTTUĞUMUZ ŞU GÜNLERDE YÜREĞİMİZİ ISITAN SICACIK HİKAYELER- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Farkında mısınız, son zamanlarda geçim derdiydi seçim derdiydi derken, insanlar gülmeyi unuttular. Mübarek Ramazan'ı Şerife girmemize çok az bir zaman kaldı. Topluma baktığımızda, insanlar kıt kanaat geçinirken nasıl oruç tutacaklarının derdine düştüler.. “Ramazan bereketi ile gelir” .. Neyse bu konu daha çok su götürür..

Bu arada hala anlamadığım algılayamadığım, 7 milyar insanın küçücük bir İsrail'le neden baş edemediği konusu.. Boykotlarımıza fiili ve kavlî dualarımıza devam edeceğiz. Bu konu ile ilgili başka bir yazıda devam edelim inşallah..

Şimdi kıymetli dostlar, bugün sizleri, sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in sıcak mizah anlayışı ile tanıştırmak istiyorum. Genellikle din ve peygamberlik ciddiyetle özdeşleştirilir, ancak Peygamberimizin mizahı, onun insanlarla nasıl güçlü bir bağ kurduğunun ve hayatın zorluklarına nasıl gülümsediğinin bir ifadesidir.

Hazreti Muhammed (sav), mizahın insanları bir araya getirme ve stresi azaltma gücünün farkındaydı. Mizah, onun iletişim tarzının merkezindeydi. Ancak önemli bir nokta, onun mizahının kesinlikle kırıcı veya alaycı olmamasıydı. Mizahı, insanlara neşe ve huzur getirmeyi amaçlayan sıcak bir dil olarak kullanırdı..

Bir defasında ihtiyar kadının birisi Peygamber Efendimiz (sav)’e gelerek: “Ya Rasulullah! Cennete girmem için Allah (cc)’a dua et!” der.

Rasulullah (sav) ise; “Cennete yaşlı kadınlar giremez!” diye mukabelede bulunur. Verilen cevabın nüktesini anlamayan kadıncağız üzülür ve ağlamaya başlar. Bunun üzerine Âlemlere Rahmet Efendimiz (sav) durumu ona şöyle açıklar: “Yaşlı kadınlar cennete o halleriyle değil, genç ve güzel olarak girerler. Zira Allah-ü Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de; Biz cennete giren kadınları defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır. Onları eşlerine düşkün ve yaşıt bakireler kılmışızdır.” (el-Vakıa, 56/35-37) buyuruyor. (Heysemi, X, 419; Tirmizi, Şemail s. 91-92)

Sahabilerin anlattıklarına göre, Rasûlullah sav. Çocukları kucaklar, öper, bineğine alır, selâm verir, gönüllerini alır, hastalandıklarında ziyaretlerine gider, şakalaşır, onları eğlendirir, omuzuna, sırtına bindirir, onları asla azarlamazdı..

Enes bin Malik (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) Efendimiz, biz çocukların arasına karışır ve şakalaşırdı. Hatta bir gün, küçük kardeşimin gönlünü almak için, ona: “-Ebu Umeyr! Ne oldu Nuğayr?..” buyurdular. Efendimiz (sav)’in: “-Ebu Umeyr! Ne oldu Nuğayr?..” demelerinin sebebi şudur:

O küçük yavrucağın, Nuğayr denen (gagası kırmızı, serçe büyüklüğünde, bülbül cinsinden) bir kuşu vardı. Onunla oynayıp gönlünü eğlendiriyordu. Günlerden bir gün kuş öldü. Dünyası kararmış olan çocuğun üzüntüsü sonsuzdu. İşte bunu haber alan Hazret-i Peygamber, bu yavrunun üzüntüsünü paylaşarak, latîfe yollu: “-Eee Ebû Umeyr! (Ömerciğin babası), söyle bakalım ne oldu Nuğayr?..” buyurdular.

Sonuç olarak, sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammed’in mizahi yönü, iletişimdeki inceliklerini ve insanlarla olan sıcak ilişkilerini öne çıkarır. Mizah, hayatın tadını çıkarmamıza ve birbirimizle daha güçlü bağlar kurmamıza yardımcı olan harika bir araçtır. O, insanları bir araya getirirken ve moral verirken mizahın ne kadar güçlü bir araç olduğunu gösteren bir örnektir..