Güçlü Türkiye, enerjide de tükettiğinden daha fazlasını üreten Türkiye’dir- Hamdi BAĞCI- Yeni Meram Gazetesi
Türkiye son 20 yılda enerjide, devrim niteliğinde önemli adımlar attı. Bugün de bunun sonuçları alınıyor. Her ne kadar ithalatta istenilen rahatlama tam anlamıyla oluşamamışsa da çok önemli mesafelerin katedildiği muhakkak. Hafta sonu Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Sivas’ta konuya ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Buna göre, Türkiye’de 20 milyon konut var ve bu konutların tamamının doğalgaz ihtiyacı 2028 yılı itibariyle yerli doğalgaz tarafından karşılanacak.
Türkiye’nin yıllık yaklaşık 55 milyar metreküp doğalgaz ihtiyacı var. Konutlarda bu doğalgazın yaklaşık 20 milyar metreküpü kullanılıyor. Türkiye’de 20 milyon hane var ve şu anda 3 milyon hanede yerli doğalgaz kullanıyormuş, önümüzdeki süreçte nasıl bir büyümenin hedeflendiğini görmeniz için bu çok önemli bir veri diye düşünüyorum. Bu 20 milyar metreküpün tamamı yerli imkanlarla karşılandığında Türkiye üzerinden çok büyük bir ithalat yükünü atmış olacak.
Tabi bu arada, Suriye ile Akdeniz’de yapılacak kıta sahanlığı anlaşması sonrasında Türkiye Akdeniz’de de çok daha rahat doğalgaz aramaya başlayacak. Böylece, Türkiye’nin üretimi de artacak. 2030 yılına gelindiğinde Türkiye bu noktada büyük mesafeler katetmiş olacak.
Enerji denince ister istemez konunun merkezine elektrik oturuyor. Zaten hale ülkemizde ithal ettiğimiz doğalgazın da büyük bir bölümünü elektrik üretiminde kullanıyoruz. Elbette Türkiye’nin elektrikte katettiği mesafe çok kıymetli, bunun altını çizeyim. 2000’li yılların başında elektrik üretimimizin yüzde 65’ine yakını doğalgaz ile karşılanıyordu. Elektrik üretiminde yabancı kaynakların payı yüzde 80’lere varıyordu. Bugün Türkiye, tükettiği elektrik enerjisinden daha fazlasını üretiyor, bunu sevinerek ifade edebiliriz. Bu üretimde 2024 yılı verilerine baktığımızda ise yerli kaynakların payı yaklaşık yüzde 66’yı bulmuşken, ithal kaynakların payı ise yaklaşık yüzde 34’e gerilemiş. Son 25 yılda katedilen mesafeyi bu rakamlarla daha iyi anlayabiliriz.
Elektrik tabi en çok sanayide kullanılıyor. Elektrikte sanayinin payı yaklaşık yüzde 41, bununla birlikte yüzde 28 oranında meskenlerde, yüzde 2 tarımsal faaliyetlerde, yüzde 26 oranında ise ticarethanelerde kullanılıyor.
Türkiye Ulusal Enerji Planı çalışmasının sonuçlarına göre elektrik tüketiminin 2025 yılında 380,2 TWh, 2030 yılında 455,3 TWh, 2035 yılında ise 510,5 TWh seviyesine ulaşması bekleniyor. 2024 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla ülkemizin kurulu gücü ise 115.144 MW’a ulaşmış oldu. 2024 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla kurulu gücümüzün kaynaklara göre dağılımı; %28’i hidrolik enerji, %21,4’ü doğal gaz, %19’u kömür, %10,9’u rüzgâr, %16,8’i güneş, %1,5’i jeotermal ve %2,3’ü ise diğer kaynaklar şeklinde oluşmuş. Ayrıca Ülkemizde elektrik enerjisi üretim santrali sayısı, 2024 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla 32.799’a (Lisanssız santraller dâhil) yükseldi. Mevcut santrallerin 765 adedi hidroelektrik, 69 adedi kömür, 369 adedi rüzgâr, 66 adedi jeotermal, 339 adedi doğal gaz, 30.718 adedi güneş, 473 adedi ise diğer kaynaklı santrallerdir. Sanırım bu yıl nükleer santralde faaliyete geçecek. Bakan Bayraktar, “hedefimiz 2025’te Türkiye'nin ilk nükleer santralinden elektriğin üretilmesi.” diyor. İlk etapta ise Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 5’ini Akkuyu’nun karşılaması bekleniyor. Daha sonraki yıllarda ise bu üretim artacak. Burada Türkiye açısından en önemli konu, elektrik üretiminde çeşitliliği yakalamış olması. Önümüzdeki süreçte Türkiye nükleerden de yararlanan ülkeler sınıfına girmiş olacak. Bu noktada Türkiye’nin milli çalışmalar yaptığını, bir nükleer üretim potansiyeli kazanmak istediğini de biliyoruz. Bakalım önümüzdeki süreçte Türkiye kendi nükleer santralini yapabilecek konuma gelebilecek mi?
Türkiye neticede Almanya’nın yaptığı hataları yapmadı. Almanların Türkiye’ye hayran olmadıklarını biz de biliyoruz ama şunu da belirtmek lazım; az çok veri takip eden herkes bilir ki Almanya özellikle enerji alanında yaptığı hataların bedelini çok ağır ödüyor. Şimdilerde bazı alanlarda, kömür ve nükleer santral kullanımında geri adımlar atıyor ama bu bile tesislerini yenilemekte zorlandıkları için Almanya’nın büyük enerji sorununu çözemiyor. Zaten bunun sonucu olarak da Almanya, otomotiv üretimindeki liderliği Çin’e çoktan kaptırdı.
Türkiye elbette küresel anlamda arzu edilen düzeyde bir güç değil, fakat şu da bir gerçek; doğru kararlarla doğru adımlarla Türkiye önümüzdeki 25 yılda enerjide lider ülkeler sınıfına çıkabilir.
Yenilenebilir enerjide konusunda da Türkiye’nin katettiği mesafe çok kıymetli. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, yenilenebilir enerji kurulu gücünde dünyada ilk 11'e giren, Avrupa'da 5'nci olan Türkiye'de güneş enerjisi kurulu gücü, 19 bin 5 megavata yükselerek, toplam kurulu güçten yüzde 16,6 pay aldı. Konuyu fazla rakamlara boğmadan şöyle ifade edeyim; Türkiye'deki tüm hanelerin yıllık elektrik ihtiyacı rüzgâr ve güneş santrallerinden üretilen elektrik ile karşılanıyor.
Yazımızın son bölümünde de Gabar’daki petrol üretiminden bahsedelim. Şu anda 20 milyon varile dayanan bir üretim dikkat çekiyor ve 2025 yılı sonu itibariyle ise günlük 172 bin varile ulaşma hedefi var. Eğer planlanan doğrultuda gidilirse, bu yıl sonu itibariyle Türkiye petrol üretiminin yüzde 20’sini kendi kaynakları ile üretmiş olacak. Bu arada bu yıl sonu itibariyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı öncülüğünde petrol ve gaz arama ile üretimi çerçevesinde 270 kuyuda sondaj yapılması hedefleniyor. Ayrıca, 21 bin kilometrekarelik üç boyutlu sismik veri toplanacak.
Tabi bütün bu veriler, hala ülkemizin enerjide yüzde 74 oranında dışa bağımlı olduğu gerçeğini yok etmiyor. 2024 yılında 65,635 milyar dolarlık (2,318 trilyon Türk Lirası) enerji ithalatı yapıldı. Enerji yükünün hala en büyük kalemini yüzde 42,2 ile doğalgaz yükleniyor, bunu kömür (yüzde40,5 ve petrol (yüzde 39,5) takip ediyor. Çalışmalar kıymetli ve güzel ama gördüğünüz gibi yetmiyor, daha fazla mücadele, Akdeniz’i bir şekilde enerji üretim alanına dönüştürmek, güneşten, rüzgârdan, sudan ve nükleer enerjiden deha fazla faydalanmak ve elimizdeki imkanların son ölçüsüne kadar kullanarak enerji üretmek Türkiye’nin hala en önemli amacı olmalıymış gibi görünüyor.
Türkiye’nin bağımsızlığı, tarım, enerji ve savunma sanayindeki milli üretimden geçiyor. Güçlü Türkiye, enerjide de tükettiğinden daha fazlasını üreten, Türkiye’dir.
Hedef zor değil, güçlü irade ile inanıyorum ki arzulanan hedeflere Türkiye kısa zamanda ulaşacak.
“İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar, Güneşli günler göreceğiz” bundan şüpheniz olmasın.