Futbolda Transfer Gerçekleri- Mustafa DEĞİRMENCİ- Yeni Meram Gazetesi
Değerli Okurlar,
Her yıl olduğu gibi bu yıl da süper lig te devre arası yaklaşırken kulüplerimiz transfer yapma telaşına düştüler. Anlaşılan o ki, bizleri yine epeyce hareketli, bol yalanlı ve emekliliği çoktan gelmiş yıldızların konuşulacağı transfer gündemi bekliyor. Vay efendim şu takım şu oyuncuyla anlaşmış, vay efendim iş sadece imzaya kalmış gibi hurafeler yine gazetelerin arka sayfalarını süsleyecek, TV de yayınlanan spor programlarına konuşacak konu çıkacak, aslı astarı olmayan ve hatta oyuncunun dahi haberi olmayan transfer dedikodularıyla spor gündemi yine bir müddet meşgul edilecek. Sonuç peki ne mi olacak? Yapılan on haberden bir tanesinin doğru olduğu varsayımıyla 33 – 34 yaşlarına gelmiş, bir maç oynayıp üç maç yatan, kafasında futbolu çoktan bitirmiş ve emekliliğin keyfini Çin veya Arap Yarımadasından önceki son durak olan Türkiye’de geçirecek olan sözde dünya yıldızı bir futbolcunun transferiyle noktalanacak. Ya da menajer vasıtasıyla özellikle Afrika kıtasından siyahi oyuncular transfer edilecek, koysan amatör takımda zor oynayacak yetenek fakiri oyuncularla ligimizin kalitesi daha da azalacak. Yanlış anlaşılma olmasın, elbette yeteneğin ten rengiyle, saç şekliyle vb. kıstaslarla alakası yok. Ama futbolu takip eden herkesin “bu çöpü nerden transfer etmişler , hiçbir özelliği yok.“ cümlesini kullandığı yabancı bir oyuncu muhakkak olmuştur. İşte tam olarak bahsettiğim oyuncular bu tarz oyunculardır. Yıllardan beri altyapıya yeterli önemi vermeyen kulüplerimiz son yıllarda biraz akıllanmış olsalar da hala özellikle veteran oyunculara bu denli yüklü kontratlar sunulmasını aklım inanın ki almıyor. Milyonlarca lira borcu olan kulüplerimizin kendi iplerini çekmeye devam etmelerini görmek ve yanlış transfer politikasıyla boşa giden milyonlarca liraya her yıl şahit olmak gerçekten üzücü bir durum. Oysa ki o paralar genç oyuncuların gelişimi için kullanılsa, günü kurtarmak yerine uzun vadede genç ve dinamik bir kadro kurmak için yatırımlar yapılsa hem kulüplerimiz hem de ülkemiz kazanacaktır.
Anlatmak istediğim konuya en yakın tarihte örnek verelim desek, geçtiğimiz Pazar günü oynanan Beşiktaş – Galatasaray maçından bahsedebiliriz mesela. Beşiktaş takımında oynayan Rıdvan Yılmaz’ın ve Galatasaray takımında oynayan Oğulcan Çağlayan’ın ikili mücadeleleri gerçekten o formayı ne kadar istediklerinin göstergesi gibiydi. Ve yine her iki takımında kalesini koruyan genç kalecileri altyapıdan yetişmiş, gayet de başarılı ve alkışı hak eden bir maç çıkarmışlardı. Sahada yıldız diye adlandırılan oyuncuların bu oyunculardan kat ve kat daha fazla maaş aldıklarını bilmek ve maç boyunca hiçbir şey yapmamalarına da şahit olmak umarım kulüp yöneticilerini de bir nebze olsun düşündürmüştür.
Sözün özü değerli okurlar, kulüplerimiz futbolda başarı istiyorsa ilk önce modası geçmiş ve verimli zamanını çoktan tüketmiş dünya yıldızlarından vazgeçmelilerdir. Adam 21 yaşındaki oyuncunun yedeği konumunda aylarca kulübe de paslanmış, bizim kulüplerimiz o adamı getirip burada verim almaya çalışıyorlar. Üstelik geldiği kulüpten aldığı paraya oranla daha fazla para ödeyerek! Hani derler ya “alnımızda enayi mi yazıyor“ diye. Yazmıyor belki ama böyle durumlarda da aklıselim bir transfer politikası yürütülmediği de aşikâr. Bu hevesten vazgeçtikten sonra da sezonluk değil, en az 7-8 sezon beraber oynayabilecek gençlerden oluşan bir kadronun şekillendirilmesi gerekmektedir. Ve bunun içinde en güzel rol model hiç şüphesiz Hollanda ligi takımlarından “Ajax“ takımıdır. Bu modele göre sporcunun daha çocukken gelişim süreci an be an takip edilmeli, her yaş aralığında farklı programlar uygulanarak yeteneklerini bir üst seviyeye taşımaları sağlanmalıdır. Bu süreçte yemek saatleri, antrenman saatleri, uyku saatleri hatta belirli bir yaştan sonra cinsel hayatına kadar her şey belirli bir düzende ilerler ve sporcudan maksimum verim alınır. Elbette bu süreçler uzun bir süreçtir fakat ama unutulmamalıdır ki başarı sabır işidir. Ve hiçbir kalıcı başarı kısa sürede elde edilmez.
Saygılarımla