DİĞER KATEGORİLER

EVRENSEL MANKURTLAŞMA KARŞI MİLLİ İRADEYE

EVRENSEL MANKURTLAŞMA KARŞI MİLLİ İRADEYE- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Bugün 15 Temmuz, yani milli irade üzerinde dost ülkeler (?) destekli silahlı baskı kurmaya çalışanlara, kardeşi kardeşe kırdırmaya yeltenenlere, vesayet odaklarına milletin verdiği milli iradeye sahip çıkma cevabının yıldönümü… Bir daha böyle olayları yaşamamak temenni olmakla beraber, bunlara fırsat vermeyecek politikalar ve faaliyetler yapmak gerekir. 15 Temmuz’a giden süreçte, buna zemin hazırlayan bir çok etken vardır. Kuşkusuz bunların önemlilerinden birisi mankurtlaş(tır)ma çalışmalarıdır.
Mankurtlaşmak tabiri milli kimlikten uzaklaşan ve içinde bulunduğu topluma yabancılaşanlar için kullanılır. Yani tahsil ne olursa olsun bilinçsiz hale getirilen köleleşmeyi ifade eder.
Bu çerçevede evrensel insan yetiştirmenin konusunu ele almakta yarar var. İnsan doğduğu aile, ev ve akraba (varsa kabile), millet, okuduğu okul gibi çevresi ile şekillenir, şahsiyetini ve kimliğini kazanır. Adıyla, lakabıyla, konuştuğu dil ve inancıyla kimliği oluşur. Örfü ve adeti yüzyıllar boyu bu kimliğin oluşmasında ve korunmasında yerini bulur.
Tamamen kapalı bir çevre veya hayat ne kadar istenilmezse hatta sürdürülmesi mümkün değilse, alabildiğine açık, hiçbir yerel ve milli değer tanımayan anlayışlar da o kadar köksüzdür ve ideolojiktir. Kapalı çevrelerde ne iktisadi ne de ilmi gelişmeye müsait ortam oluşur. Öte yandan hiçbir yerel ve milli değere bağlı olmadan yetişenler ancak menfaatleri ve şehvetleri peşinde koşarlar. Herhalde böylelerinden milli fedakarlıklar da beklemek boşunadır. Yine hürriyet ve onur mücadelesi de beklemek zordur.
Aslında evrensel insan tipi denilince sanayi ve üretimde ileri olmanın getirdiği avantajlara sahip toplumların zamanla değişen ve kendi çıkarlarına hizmeti ön planda tutan anlayışları akla geliyor. Bu tarih boyunca hep değişmiştir. Zaten zaman insan toplulukları arasında tedavül eder. İster, bir zamanlar azgelişmiş ülkeler üzerinde hegemonya kuran Sovyetler Birliğinin temsil ettiği komünizm veya bunun türevi ideolojiler, isterse tamamen Batı güdümündeki düşünceler olsun, bunlar hep kendi çıkarlarına uyan mankurtlar yetiştirme hedefinde olmuştur. Evrensel insanlık, kardeşlik gibi sloganların faturalarını mazlum milletlerin nasıl ödediklerine tarih şahittir.
İnsan yetiştirmede ailenin ve eğitim kurumlarının önemli bir yeri vardır. Bunun düzenlenmesi ve denetlenmesinde toplum ve devlet büyük paya sahiptir. Bu kapsamda 15 Temmuza giden süreçte Türkçeyi ve milli kimliği öğretmek yerine yabancı dil öğretimi ve yabancı kimlikleri öğrenme ve öğretmeyi milli kaynaklarla finanse etmeyi amaç edinmenin büyük rolü olmuştur.
Bazı eğitim kurumlarının çocukları ana okulundan üniversite sonuna kadar evrensel insan yetiştirme adı altında ülkenin ve halkın temel değerlerinden nasıl uzaklaştıklarına şahit oluyoruz. Aslında bu yolda sağdan, soldan kendilerini farklı yerlerde görenlere şahit olunmakta… Kozmopolit kültür için milli gelirin, aile bütçesinin önemli bir kısmı ayrılıyor. Burada düşüklük psikolojisinin verdiği eziklikle hareket edildiğini açıkça görmek mümkün. Fransızca hayranı bir bayan, Fransa’ya gittiğinde sokaktaki çöpçünün konuşmasına şahit olunca, “burada çöpçüler bile Fransızca konuşuyor” diyerek hayret etmesi örnek verilir, bu konuya…
Fen, teknik ve sağlık bilimlerinde evrensel düşünmek pek tabiidir, gereklidir, zira bunlar tabii kanunlara tabidir. Halbuki zihniyeti insanın yaşadığı dünyasında şekillenir. Dilden, hukuka, tarihe, psikoloji ve sosyolojiye kadar pek çok konu insanın yaşadığı dünyada şekillenir. Muhakkak ki bunlar da özellikle iletişim araçlarının çok olduğu günümüzde tüm dünyada derin bir etkileşim içerisindedir. Ancak, örnek olarak, siyaset yapacak bir kimsenin siyaset teorilerini ve sadece dünyanın başka ülkelerindeki olup bitenleri bilmesi yetmez, kendi toplumunu tarihi, örf ve adetleri, hatta bölgesel farklarıyla incelemesi gerekir. İşte evrensel insan yetiştirme sevdasında olanlar burada tabiri caizse çuvallamaktadırlar.
Mesela Rusya’nın Ankara evi yöneticisi “Rusya siyasal sistemi Osmanlı’dan aldı” diyor, bir başka Batılı benzer sözler, yazılar sarf ediyor ama bu milletin tarihini hafife alma çabaları da bayağı fazla.
Herhalde bu evrensel insan yetiştirme adı altındaki faaliyetler köleleştirmenin çağdaş kalıntısıdır. Evrensel insan yetiştirme ile yeni nesilleri etkileyip tüketici tercihlerine hitap ederek hazır tüketici yapmak, diğer yandan gerektiğinde ihtiyaç olan alanlarda mesela bugünlerde Almanya’nın bazı sektörlerde istihdam için yabancı işgücü talebi gibi, ayak işlerini yapacak emek sağlamak, bazılarının arzu ettikleri mankurtlaştırma işleridir.
Maddi ve manevi açılardan güçlü olmak için tarihi kökleri bilmek gerekir. Sosyal bilimlerde kendi kültürünü ve medeniyetini bilmeyen birisi ancak bildiği yabancı dil kadar, başka medeniyetlerin tercümanlığını yapabiliyor. Halbuki bazıları kendi kimliklerini unutup, çok evrensel takınıyorlar, hatta bazı eğitim kurumlarının asli fonksiyonları bu olmuş halde… Yani milletin sırtından onun çocuklarını milletin aleyhinde yetiştirme işi…
Üretim ve fikir bakımından evrensel düşünmek ve hareket etmek ne kadar gerekliyse, köklerini bilmek de o kadar elzemdir. Yani kökü mazide olan âti (gelecek) olmak…
Mevlânâ’nın yolundaki derviş sema’ını yaparken bir ayağı sabit, diğer ayağı dünyaları gezer; Hak’tan alır, halka yönlendirir.
Milli iradenin korunması gelişmiş dünyanın gerisinde kalmayıp bilakis ona rehberlik edebilecek bir ruha ve donanıma sahip olmayı gerektirir, oysa mankurtlaşma kendisini toplumun değerlerinden uzaklaşarak, aşağılama şeklinde tezahür ediyor. Böyle olanlar ile toplumun iyi yönde gitmesi için gayret edenleri de ayırt etmek gerekiyor.
“Bizler ıslah edicileriz derler, ancak onlar bozguncuların ta kendileridir”.