Eski Konya yılları…- Yaşar BARIŞIK- Yeni Meram Gazetesi
Değerli Okurlarımız; bugün sizlere eski Konya kışlarında ısınmanın ve yemek pişirmenin hangi araç ve gereçler ile yapıldığını anlatmaya çalışacağım. Eski Konya kışlarında Kasım ayından itibaren kar ve soğuklar başladığından ısınmak ihtiyacı için evlerde ve salonlarda sobalarda ateş yakılır ve bu şekilde ısınma sağlanırdı. Bunun içinde yanıcı bir maddenin bulunması gerekirdi. Konya evlerinde başlıca yanıcı madde olarak, zengin evlerinde odun ve kömür, kenar mahallelerde ise tezek yani yapma yakılırdı. Bugün olduğu gibi neredeyse her evde ne doğal gaz ne kombi nede ocaklar vardı. Aileler yazdan hazırlığa başlarlardı. Bağı bahçesi olanlar kuru ağaçları kestirerek odun yapardı. ODUN YAPMAK bir Konya deyimidir. Kütükleri parçalayarak yakılacak duruma getirmeye odun yapma denirdi. Ayrıca bahçelerde bulunan mutfak ocaklarında kullanılmak üzere odun pazarına yakın dağ köylerinden eşek sırtında getirilen odunla, çalı veya üzüm bağı varsa budama zamanında çıkan üzüm çubukları getirilirdi. Çabuk yanan ve çok ısı veren odunlar, çam kayın, kavak odunlarıdır. Geç yanan ancak dayanıklı olan odunlar ise; meşe, gürgen, karaağaç,ceviz odunları idi. Balta ile parçalanan odunlar evlerin ODUNLUKLARINDA istif edilirdi. Bağ bahçesi olmayan aileler ise çarşıdan odun alıp gezici baltacılara parçalattırırlardı. Bunun için sırada beklenirdi. Bazı evlerde ise ısınmak ve yemek pişirmek için odun kömürü de kullanılırdı. Odun kömürleri Konya’nın dağ beldeleri olan Derbent, Çiğil gibi yerlerde üretilir, Konya’ya getirilerek Sulutas’lı kömürcüler tarafından çuvallar ile satılırdı. Odun kömürleri sobalarda ve mangallarda yakılır, dumanı bitmeden içeri alınması halinde birçok zehirlenmelere sebep olurdu. Konya’nın kenar mahallelerinde ise; ocak ve sobalarda genellikle YAPMA (TEZEK) yakılırdı. Şayet evin ineği varsa bundan, yoksa şehrin sabahları aslıma giden ineklerin arkasından gübrelerinin toplanması ile elde edilirdi. Gelin ve kızlar kovalarla bu gübreleri toplarlar, yapma yaparak kuruturlardı. Kuruduktan sonra örtme altına istif edilerek koruma altına alınırdı. Ülkemizdeki yeniliklerden Konya’da nasibini aldı. Linyit ve taş kömürü kullanılmaya başladı. Değişik model ve büyüklükte pik veya çiniden sobalar yapılırdı. Pik sobalarda maden kömürü yakılırken çini veya gövdesi saç altı üstü döküm sobalar sağlık yönünden kullanışlı değillerdi. Gövdeleri çabuk kızardığından karbondioksit gazı yayarlardı. Kalorifer ise Konya’ya çok geç gelmiştir. İlk defa İNHİSAR (Tekel ) binasında kömürlü kalorifer kullanılmıştır. Yemek pişirmede ise MALTIZ tabir edilen, içi tuğla döşeli taşınabilir ocaklar uzun süre kullanıldı. Bunların içinde her türlü madde yanabilirdi. Sonraları ise kömür tozundan yapılmış tezekler yakıldı. Kömür tozları ise trende kullanılan kok kömürünün tozları idi. Demiryolu kenarlarından toplanırdı. Daha sonraları ise pompalı gaz ocakları çıktı. Bunlar her evde bulunmazdı , başlığına önce ispirto dökülür, ısınır , mekanizma içinde bulunan gaz pompalanarak yanması sağlanırdı. 1938 yılından sonra evler apartman olmaya başlayınca evlerde ve mutfaklarda KUZİNE sobaları kullanılmaya başladı. Şimdi bu eski ama eskimeyen geleneklere özlemle bakıyoruz. Sizce de çoğumuz bu eski günleri yad etmek için bağ evlerinde bu sobaları kullanmıyor muyuz. Kuzine sobalarda pişen patates soğanlarının kokusunu özledik değil mi? Saygılarımla.