ENERJİ KRİZİ- Mehmet HANÇERLİ- Yeni Meram Gazetesi
Dünya koronadan sonra sanki bir evrim geçirdi. Sosyal hayat, ekonomi, şimdiye kadar görülmemiş krizler, gerginlik vb. hepsinde problemler yaşanıyor. Bu krizler sadece ülkemizde değil, tüm dünya ülkelerinin gündeminde. Hem de birinci sırada. Fiyatlardaki anormal artışlar, gıdaya ve enerjiye erişimdeki engeller. Ekonomik pazarlıklar üzerine kurulmaya ya da bozulmaya çalışılan idareler. Devletin dahi top gibi oynanmaya kalkılması. Soğuk ya da nükleer belki de füzeler savaşı.
Belki de bunların tamamının ortak sebebi enerji krizi. Şimdiye kadar kömür ve petrol üzerine kurulmuş bir enerji düzeni. Petrol üreten ülkelerin akıl almaz savurganlıkları ve petrolün gündemin birinci sırasından düşmeye başlaması petrol şeyhlerinin de ayağını yere bastırdı. Petrol ve kömürün yanı sıra dönüşebilir ya da sürdürülebilir enerji kaynaklarından, rüzgâr, güneş hidrolik santraller, doğal gaz ve nükleer enerji sektörüne kaymalar başladı. Bazı ülkeler 2035’ten sonra petrol ve türevleriyle çalışan araçları, son olarak da benzinle çalışan araçları yasaklayıp tamamen elektrikle çalışan araçlara yöneleceklerini ilan ettiler.
Elektrikli hızlı trenleri, elektrikli otobüsü, otomobil, iş makineleri, hülasa elektrikle çalışan tüm araçları yakın bir gelecekte göreceğiz. Bir kıymetli firmamız Konya’mızda ilk elektrikli araç showroomunu açtı. Bunu yenileri takip edecek. Onu da elektrik şarj istasyonları ve otoparklarda elektrikli araç şarjı yapılabilen parklar takip edecek.
Hep söyledik, dünyada değişmeyen tek şey değişim. Dünyadaki değişimlere ayak uyduracaksınız. AR-GE birimlerinizi iyi çalıştıracaksınız. Değişeceksiniz, değiştireceksiniz.
Siyasi arenada dahi dünyadaki değişime ve yeniliklere ayak uyduran partiler, seçmenler tarafından kabul görüyor. Değiştirdikçe yenileniyor ve ülkesini kalkındırıyor. Değişime ayak uydurmayan ve Sümerbank kafasından ileri gidemeyen partiler de ya geri viteste gidiyor ya da yerinde patinaj yapıyor.
Enerji keyveni çözümü tabii ki çok önemli. Türkiye petrolde ve doğal gazda dışa bağımlı. Hatta yüksek kalorili kömürde bile dışa bağımlı maalesef. İyi düşünürsek belki de TOGG atılımı onun için yapıldı. İHA’lar SİHA’lar, Hürkuşlar, helikopterler ve elektrikle çalışan insansız hava araçları bunun için yapılıyor.
Çıkarcı, sömürgeci ve dünyaya jandarma olmak isteyen bazı ülkelere rağmen Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de doğal gaz araması yapmak, aramak, bulmak ve yeni müjdeler sunmak boşuna değil. Doğal gazdan elektrikliye, elektrikliden de iş ve hizmet makineleri ve inşallah petrolün keliğinin dama atılması. Karadeniz’de bulunan doğal gazı doğu Akdeniz’de de bulduğunuzda Türkiye’ye bakış tamamen değişecek. Bunu bildikleri için Mısır, Yunanistan ve hami ağabeyinin feryatları arttı. Af buyurun, “Ayı derisinden post, … dost olmaz” derler. Bizimle aynı paktın içinde olanlar, menfaatleri olduğunda anında satarlar.
Hamdolsun ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili. Su, tarım, rüzgâr, güneş, hidroelektrik yönünden kendine yetebilen nadir ülkeler arasında yer almakta. Bu durumu bilenlerin düşmanlıkları bir kat daha artıyor. Türkiye şu enerji işini bir halletsin, büyümesi ve etkinliği daha da hız kazanacak.
Bir başka konu savunmadaki atılımlar, adamların ve ağababalarının uykularını kaçırıyor. Adamlar haklı, ya “Bir gece ansızın geliverirlerse.” Bu kez Kıbrıs Barış Harekatı’ndaki gibi mühimmatlarında başka ülkelere bağlı da değiller. Öz sermaye ile, ya gelirlerse.
Türkiye’ de iyi şeyler oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı ile ülkemizin gıda koridoru ve temini noktasında girişimlerini dünya takdirle karşılıyor. Ancak bizim müzmin muhalefet buna da karşı, TOGG’a da karşı. Ya hu iyi şeyleri de methet. Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül, TOGG’un açılışına katılmış ve tebrik etmiş. Bu övgü ona da övgü getirir.
Türkiye, elindeki iklim imkanlarını, uluslararası diplomasi atağını ve yapacağı hamleleri biliyor. Enerji ve gıda krizini en kolay yine Türkiye atlatacak.
“Suriye’de ne işimiz var, TOGG yerli malı değil, Libya ile niçin anlaşma yapıyoruz, Irak’ta ne işimiz var?” ve türden kusur ve olumsuz siyaset üretenler değişin, değişin de seçmenin teveccühü artsın. Türkiye Sümerbank kafasıyla basma, pazen üretiminden dünya ile rekabet eden, teknoloji üreten, gökyüzünde hakimiyet kuran, savunma sanayiini ayağa kaldıran bir ülke konumunda. Avrupa nükleer enerji santrali üretiminde sınır tanımazken bizim istemezükçüler, “nükleer enerji”ye de karşı olabilirler. Onlardan da beklenir ama.