ENDÜLÜSLÜ ANNEDEN DERS ALALIM- Mustafa KAPLAN- Yeni Meram Gazetesi
Abbasiler Emeviler devletine son verdikten sonra Emevilerin son Halifesi Abdurrahman’ın ünlü komutanı Tarık Bin Ziyad sonradan isminin verildiği Cebeli Tarık Boğazı’ndan on bin askeri ile İber Yarım adasına geçti. Askerlerini taşıdığı gemilerini yakarak arkamızda düşman gibi deniz, önümüzde deniz gibi düşman deyip hücum emri verdi. İspanyolları yendi. Bu suretle Emeviler bugünkü İspanya topraklarında 756 yılında Endülüs Emevi devletini kurdular. Endülüs Emevileri tam anlamı ile İslami kurallarla yönetilen bir Sünni İslam devletidir. Zamanında uygulamaları ile Avrupa’nın en güçlü ve medeni devleti olarak bilinir. Mesela dünyada geceleri sokakları aydınlatılan ilk devlettir. Yaklaşık sekiz asır yaşamıştır. Ünlü İngiliz ajanı Weimler hatıralarında biz Haçlılar İslam devletlerini nasıl yıktık diyerek şunları anlatır. En çarpıcı örnek olarak da Endülüs Emeviler’i verir; “İslam devletlerini yıkmak için hadis ve sünnetlerin uydurma olduğunu yayarak halkı dinden soğuttuk. Halkı ve yönetici elitleri zevk ve sefaya alıştırdık. Bu şekilde halkı ve düzeni bozduk. Devlet çalışamaz oldu. Endülüs bu durumda iken Katalan askeri güçleri çok az bir şövalye ile devleti ele geçirdi,” der. Devleti teslim alan Haçlılar, Müslümanlara gece veya gündüz kapılarınızı kilitlemeyeceksiniz, bizim askerlerimiz istediği anda sizlerin evlerine girip çıkacak, istediklerinde de sizin kadın ve kızlarınıza birlikte olabilecek diye şart koşmuşlar, bunu da uygulamışlar. ABD askerlerinin Irak’ta hamile bıraktığı Müslüman kadınlar müftülüklerden biz bu çocukları doğurmak istemiyoruz, aldırsak günah olur mu diye sordukları yakın tarihi örneklerdir. Unutmayalım. Devletin başşehri Gırnata’yı teslim eden son Halife Ebu Abdullah yüksek bir tepeden Gırnata’ya bakıp ağlayınca ona bakıp ağlayan annesi de şu tarihi sözleri söylemiştir: “Ağla oğlum ağla, erkekler gibi savaşmadın, şimdi kadınlar gibi ağla” Nihayet, 1492’de Osmanlı gelmek isteyen Müslümanlar ile Yahudileri kendi ülkesine getirerek yerleştirmiştir. Maalesef bu Yahudiler sonradan Osmanlı ve Cumhuriyetin başına her zaman bela olmuşlardır. Haçlılar özellikle İngilizler ve Amerikalılar aynı metodu Osmanlı’nın son yüz yılında da uygulamışlardır.
Değerli okurlarım bu tablo şu anda da size tanıdık gelmiyor mu? Ülkemizdeki bazı türedi ilahiyatçılar İngiliz ajanlarının yaptığı gibi hadis ve sünneti itibarsızlaştırmak için canhıraş çalışıyorlar. Hatta Kuran’ın bazı ayetlerini de kendilerine göre yorumlar yaparak 1400 yıllık bilinen, inanılan ve uygulamaların aksine söylemler geliştirmektedirler. Özellikle sosyal medya ve konferanslar ile milleti özellikle de gençleri ifsat ediyorlar. Halkımızın dinden uzaklaşması milli ve manevi değerlerimizin aşınması konusunda etkin olarak faaliyet gösteriyorlar. Bunlar kim? Görevli ve talimatlı mı, nereden güç devşiriyorlar? Sorgulanmalı, araştırılmalı ve bunlarla ilgili ciddi tedbirler alınmalıdır. İslam’ın kalesi eski halifelik merkezi ümmetin umudu olan ülkemizde kriptoların devam eden 250 yıllık tahribatı, sol zihniyetin siyaset ve bürokrasideki etkinliği sonucu uyguladıkları İslami asimilasyon, milletimizin dini hayattaki gevşekliğine büyük katkısı olmuştur. Bu hal yukarıdaki andığımız ilahiyatçılara ortam hazırlamıştır. Bazı siyasetçilerde o ilahiyatçılara adeta omuz veriyor. Kimisi Kuran Kurslarını dozerlerle yıkacak, iktidara gelirse ilk işi Diyanet İşleri Başkanını görevden alacak, kimi de Müslüman’ın saygı duyduğu seccadeye saygı duymuyor. Kimileri İslam düşmanı Marksist bölücü PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile ortaklık kuruyor. Bu örgütün üst yöneticileri ve HDP yöneticilerinin bölücü beyanlarına ses çıkarmıyor. Yani bu durumda Haçlı ve Siyonistlerinde açıkça desteklediği Millet İttifakı iktidar olursa ülkemizin geleceği çok tehlikededir. 14 Mayıs 2023 seçimleri en az 15 Temmuz 2016 işgal kalkışması kadar önemlidir. Milletim uyuma! Yoksa Endülüs’teki Halife Ebu Abdullah’ın annesi gibi annelerimiz ağlar. Tabi bizi sağ bırakırlarsa. 1492’de İspanya’da kalan Müslümanlardan bugün hiç kalmamış. Hepsi Hıristiyanlaştırılmış. Oysa biz 1453’te İstanbul’u fetih ettik. Bugün binlerce Hıristiyan rahatça yaşamaktadır. 1492’de getirdiğimiz Yahudilerde öyle… Burada İslam ve Hıristiyan medeniyeti arasındaki farkı da görmek lazım. Vatanımıza, dinimize, milletimize, değerlerimize, bayrağımıza sahip çıkalım. Bunlara sahip çıkmak için siyaset yapan Cumhur ittifakından yana olalım.