EBREHE’NİN TORUNLARI!..- Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi
Yaklaşık olarak miladi 570 yılında yaşandığı rivayet edilen ve Kuran-ı Kerim'de suresi olan "fil vakası"nın müsebbibidir Ebrehe.
Ebrehe, Habeşistan'daki Aksum Krallığı'nın Yemen Valisi iken sonradan bağımsızlığını ilan ederek Yemen Kralı olan, bunun yanı sıra Kabe'yi yıkma cüreti ile yola çıkıp helak olan ve Fil Suresi'nde bahsedilen krallardan biridir.
Fil vakasını bilmeyen yoktur diye düşünerek detaylıca yazmak yerine merak edenler için araştırıp okumalarını ve bire bir kaynaktan öğrenmelerini öneriyorum.
Şimdi neden konuya buradan girdim diye merak edenleriniz olmuştur mutlaka. Konumuzla alakasını yazının sonunda daha iyi anlamış olacağız.
Şimdi geleyim asıl konuya…
Malumunuz geçtiğimiz hafta cuma günü Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsünde açık alanda LGBT'ye yakın bir öğrenci kulübünün açtığı açık hava sergisinde biz Müslümanların mukaddes mekanı, kıblemiz Kabe’ye yönelik alçakça şerefsizce ve hadsizce bir saldırı gerçekleşti. Yani bu sergide Kabe resmi yere serildi ve üzerine LGBT bayrağı eklendi.
Sözde, rektör ataması sonrası eylemlerle gündeme gelen ancak olayın rektör ataması değil yeni provokasyonların planlanması olduğu Boğaziçi Üniversitesindeki olaylarda, ilk etaplarda yaptıkları sonuca ulaşmayanlar bu kez tahrik ve provokasyonla amaçlarına ulaşmayı hesap etmişler.
Rektör atamasını gerekçe göstererek planlar yapıp dikkat çekmek isteyenler, tıpkı Ebrehe gibi kutsala saldırmayı kendilerine amaç edinmişler.
Her ne kadar Ebrehe’nin amacı ile bunların amacı farklı olsa da "zihniyet" aynı olduğu için, ortak noktada buluşabiliyorlar.
Sormak lazım, amaç rektör protestosu mu yoksa kendilerini linç ettirerek "Gezivari" olayların fitilini ateşlemek mi ? Ya da oyun içinde oyunun olduğu ve bunu da "düşünce özgürlüğü" yaygarası ile savunan şarlatanlar günümüz Ebreheleri değil de nedir ?
Plan yapanlar ve emelleri doğrultusunda bir şeyler arzulayanların provoke alanları, her ne kadar ülkemizin seçkin üniversiteleri arasında olan Boğaziçi Üniversitesi olsa da üniversite rektörü Melih Bulu, konuyla alakalı yaptığı açıklamada "Bir grup kendini bilmez tarafından İslamiyet'in kutsallarına saldırı hiç bir şekilde kabul edilebilir değildir. Bunun Boğaziçi değerlerinde asla yeri yoktur. Bu şuursuz saldırıdan sorumlu olanlar hakkında kapsamlı soruşturma başlatılmıştır" diyerek tepkisini dile getirmiş.
Bunun yanı sıra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da olaya ilişkin soruşturma başlatırken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun 4 kişinin gözaltına alındığını açıklaması, olayın adli kısmının eksiksiz yerine getirildiğini gösteriyor.
Soruşturmanın, "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçundan açıldığı açıklanırken soruşturma savcılığınca ifadesi alınan şüphelilerden 2'si "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve alenen aşağılama" suçundan tutuklandı. 2 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bu arada bu hadsizlerin ortaya çıkan değişik bağlantıları da olayın iç yüzünü anlatmaya yetiyor. Bakın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasında, ayrıca "LGBTİ+" isimli çalışma kulübünün odasında arama kararına istinaden yapılan aramada PKK terör örgütüne ait örgütsel doküman ele geçirilmesi üzerine resen bir soruşturma daha başlatıldığı belirtildi. İşte amacın sadece rektör atama protestosu olmadığının aşikar resmi...
O değil de şimdi birileri çıkıp bu "hadsiz torunları" savunacak ve bunun adına da düşünce özgürlüğü falan diyecek. Hadi oradan! Bunun adı düşünce özgürlüğü falan değil; bunun adı terbiyesizlik, ahlaksızlık, ahmaklık, hatta bir tık ilerisi şerefsizlik...
Unutmadan, Kabe'yi yıkmaya giden Ebrehe cezasını helak olarak yaşadı. Ahirette ne olur, Allah bilir ama torunları için Rabbim ne planlıyor o da bilinmez.
Ebrehe hidayetten nasibini almadı gitti umarım "torunları" hidayetten nasiplerini alır ve hem dünyalarını hem ahiretlerini yakmazlar…
Kalın sağlıcakla...