Düz mantık- Adnan YILDIRIM- Yeni Meram Gazetesi
Kıymetli okurlar; üzerine defalarca yazılıyor çiziliyor, okunuyor konuşuluyor. Her kafadan ayrı bir ses, her sesten ayrı bir düşünce çıkıyor. Gündemi daha da meşgul edeceği benziyor.
Kimi dinlesek ona hak veriyoruz. Neyi okusak ona katılıyoruz. Kafalarımız o kadar karışık ve allak pullak ki, aslında ne düşündüğümüzü ne yaptığımızı ve kime hak verdiğimizi doğrusu bizde bilmiyoruz.
Sadece ülkemizin değil tüm dünyanın ortasında pimi çekilmiş patlamaya hazır bir bomba gibi duruyor. Evet tüm dünyanın. Bu durumu sadece ülkemize atfetmek sadece ülkemizin başında varmış gibi felaket tellallığı yapmak, yangına körükle gitmekten, ucuz siyasi manevralardan başka bir şey değil. Kanımca.
Ekonomiyi diyorum.
Evet, orta bir sorun var. Hatta sorunlar yumağı var. Ama bu sadece Türkiye’nin mustarip olduğu bir problem değil. Ha yanlış anlaşılmasın sakın…. Asla konuyu dış güçlere atan, Avrupa’da da şöyle Amerika’da da böyle diyenlerden değilim. Olaylara elimden geldiğinde realist bakmaya çalışan, şu cahil aklımca kendi iç dünyamda yorumlar yapan, ve olaylara kişisel düşüncelerimden tamamen sıyrılarak eksiğiyle fazlasıyla, doğrusuyla yanlışıyla değerlendirmeye çalışan bir insanım. Ve hayatımda hiçbir zaman polyanacı da olmadım. Benimkisi düz mantık. Hem de dümdüz.
Nasıl diyeceksiniz? Dilimin döndüğünce, aklımın yettiğince izah etmeye kalkışayım.
Sevgili okurlar; dünya tarihine baktığımız zaman, ne zaman küresel çapta bir sorunla karşılaşıldığında o sorunu takip eden ekonomik buhranlar yaşanmıştır. Bu buhran dönemleri tek bir ülkeyi değil tüm dünya ülkelerini özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri daha çok etkilemiştir. Şekil bir a, durum vaziyette olduğu gibi. Çağımızın küresel sorunu nedir? Kovid-19 pandemisi. Ardından gelen Rusya-Ukrayna savaşı. Rusya zaten söz konusu değil de, Ukrayna’yı hafife almayın rica ederim. Tamam, gelişmemiş, sanayisi geride kalmış eski bir SSCB ülkesi falan ama, altını çizerek belirtiyorum, bu ülke tek başına dünya hububat ihtiyacının yarısından çoğunu karşılayabilen üretkenlikte bir ülke. Hiç kolay değil. Rusya zaten petrol ve doğal gaz devi. E öncesinde de iki yıl gibi bir süre pandemi de kapanmalar açılmalar saçılmalar yaşadık. Dünya ekonomisi iki yıl kış uykusuna yattı. Dolayısıyla zaten küresel çapta ekonomik bir kriz ben geliyorum diye bangır bangır bağırıyordu. Sonrasında gelen ahlar vahlar veryansınlar biraz lafı güzaftan ibaret. Asıl önemli olan bu krize hazırlanmaktı. İşte sorun burada ortaya çıkıyor. Ne kadar hazırlandık bu krize?
Demem o ki, içinde bulunduğumuz bu ekonomik durumu siyasi rantlar elde etmek yerine, bu durumu nasıl tersine çeviririz diye düşünmeliyiz. Enerjimizi bu yönde harcamalıyız… Sonuçta bu geminin mürettebatı hepimiziz. Gemi su almaya başlayınca sorunu tek bir tarafa yüklemek kolaycılığın daniskası. Evet eleştireceğiz, bildiğimiz doğruları göstereceğiz, birlikte kafa yoracağız, çene patlatacağız ama unutmamamız gereken en önemli şey, bu geminin bayrağının inmemesi gerektiğidir. Zira o bayrak inerse, işte o hep bahsettiğimiz dış mihraklar o zaman devreye gider.