DÜŞÜNCE KALEMİZ KUŞATMA ALTINDA- Lütfi AYHAN- Yeni Meram Gazetesi
“Millet böyle istiyor”, “Halk şöyle düşünüyor”, “Vatandaş, ‘halimden memnum’ diyor”, “Sokaktaki vatandaş, ‘perişanım’ diyor”, “Vatandaş böyle istiyor, halk böyle diyor…” Siyasiler, akademisyenler, gazeteciler, tartışmacılar konuşmalarında yazılarında; bu ve buna benzer cümleleri sık sık söyleyip yazıyorlar.
Bu tarz söylemlerin, bu tip fikirlerin, bu minval üzere yazılan yazıların kıymeti harbiyesi sizce ne kadar? Bu Mübareklerin önemli bir bölümü sanki 85 milyon insanla konuşmuşlar, onların bir bir fikirlerini almışlar da ondan sonra konuşuyorlarmış, yazıyorlarmış gibi bir hava veriyorlar. Bu ne kadar doğru? “Böyle büyük büyük laflar edip 85 milyonun sözcüsü gibi konuşup yazanlara şunu sormak lazım, “ Üstat, halk/vatandaş/ millet bir kişi olsa siz de onunla konuşmuş olsanız o da sizin iddia ettiğiniz cümleleri kurmuş olsa haklı olursunuz. Hâlbuki böyle bir şey mümkün değil. Çünkü Türkiye’de 85 milyona yakın insan var. Bunlar değişik siyasi görüşlere, değişik sosyal, etnik, dini, bölgesel gruplara ayrılmış vaziyette. Bu yüzden 85 milyon insanı tek bir fikre, tek bir görüşe, tek bir söyleme bağlayıp “millet böyle diyor, halk böyle istiyor… “ deyip yazmanız ındi ve taraflı değil mi? Aynen öyle. Bu sebepten bu tip yanlış ve hakikatten uzak genellemelere pek değer vermemeliyiz.
EŞİTLİK BİR HAYAL
Her dönem, her ülke ve her devlette olduğu gibi vatandaşların tümünün tarağın dişleri gibi aynı düzeyde ekonomik gelire, sosyal statüye, siyasi makama, ilmi seviyeye sahip olmaları; aynı inanç ve görüşe mensup bulunmaları mümkün değildir. Tarihin hiçbir döneminde, dünyanın herhangi bir ülkesinde toplumlar- milletler devletler bunu başaramamıştır, başaramaz da. Çünkü böyle bir durum muhaldir, fıtrata ve hayatın gerçeklerine zıttır. Bunun sebebi insanlar akıl olarak, yetenek ve karakter olarak eşit yaratılmadıkları gibi, içine doğdukları sosyal çevre, yaşadıkları coğrafi, siyasi, dini ortamlar da farklı farklıdır. Bu sebepten dolayı her devirde her dönemde tüm devletlerde fakirler de vardır zenginler de, makam mansıp sahibi olanlar da vardır olmayanlar da. Vatandaşların ülkelerinden, devletlerinden aynı derecede memnun olmaları, aynı derecede sosyal ve ekonomik imkânlara sahip olmaları mümkün değildir. Böyle bir durumun olması da zaten hem fıtrata hem sosyal bilimlere zıttır. Bu sebeplerden dolayı biz vatandaşlar, yukarıda dile getirdiğim genelleme cümlelerini duyduğumuzda, bu tip genelleme hükümlerini okuduğumuzda Allah’ın biz insanlara verdiği en büyük nimet olan düşünme yetilerimizi kullanıp, muhakeme gücümüzü işletip “hadi ordan, hadi ordan ” demeliyiz.
BİRİLERİ OF OF BİRİLERİ OH OH DİYOR
Bir misal ile yazıyı bitirelim: Günümüzde “Ekonomi iyi, her şey yolunda” demek ne kadar yanlışsa, “her şey kötü, vatandaş perişan” demekte bir o kadar yersiz. Çünkü halkın önemli bir kesimi gerçekten ciddi bir sıkıntı da lakin bazılarının durumu çok iyi. “her şey kötü” diyenler alt gelir gruplarını örnek verirken, “ iyi” diyenlerde üst gelir gruplarının doldurdukları lüks eğlence yerlerini, satılan lüks arabaları ve ultra lüks evleri misal getirmekteler. Demek ki neymiş şu anda ülkemiz ve dünya genelinde savaş, pandemi ve başka nedenlerle halkın bir kesimi zorluklar yaşarken başka bir kesimi servetlerine servet, güçlerine güç katmaya devam ediyorlar.. Dünya da petrolün yükselmesi bizim gibi ülkelere zarar verirken petrol üreten ülkelere pozitif yansıdı. İçerde sabit gelirliler ve küçük esnaf ve küçük üretici sıkıntıya girerken ihracatçılar, turizmciler ve sanayiciler paraya para demiyor. Pandemi devletlere büyük mali yük getirdi ama İlaç/aşı üreticilerini zengin etti.
Analitik düşünme ufuklarında buluşmak dileği ile.