DÜNYANIN UYUZ KÖPEĞİ İSRAİL…

Öncelikle Ashab-ı Kehf'in köpeği ve diğer köpek canları tenzih ederek, kullandığım başlığın şu 17 günde büyük bir kesim olan insanlığın yürekleriyle oynayan ve oynamaya da devam eden İsrail’e ithaf edildiğinin altını kalın bir şekilde çiziyorum.
7 Ekim’den bu yana devam eden bombardıman ve saldırıları ile binlerce masum cana kıyan ve gözünü karartıp soykırım yapmaya devam eden İsrail'in, yandaşlarının ziyaretleri ile daha da uyuzlaşarak savaşta dahi yapılmayacak uygulamaları yapması bardağın bırakın taşmasına, kırılmasına sebep olmaya yetiyor.
Dünya ülkelerinin sessizliği ve özellikle İslam ülkelerinin yetersiz, cılız çabalarıyla iyice güç bulan İsrail’in bu soykırımı artarak devam ediyor.
Hedefi sözde Hamas olan ancak onun bahanesiyle küçük çocuklar, yeni doğmuş bebekler, kadınlar ve masum sivilleri yok eden hatta bomba atmakla kalmayıp bölgenin elektrik, su, yiyecek, yakacak gibi en temel ihtiyaçlarını dahi engelleyen bu soysuzlar, onca yapılan diplomatik çabaya da kulaklarını kapatıp gözlerini yumarak katilliklerini sürdürüyor.
Bunca olan karşısında bazı çatlak seslerin çıkardığı, hala yok Filistin şöyle yaptı, bu böyle yaptı gibi boş, saçma yorumlar da dezenformasyonun acayip derecede etkisini göstermesi bazı ellerin işlerini iyi yaptığını gösteriyor. Bugün bu olanlar karşısında tepki göstermeyen, yüreği sızlamayan, nutku tutulmayanın vicdanını sorgulaması gerekirken hala olayın dinsel, siyasi olarak yorumlaması olan katliam kadar önemlidir. Hiçbir şeyden haberi olmayan çocukların, yeni doğmuş bebeklerin, masum insanların öldürüldüğü bir ortamda, neyin siyasetini konuşuyorsunuz?
Ülke olarak büyük afetler yaşadık ve acının en derinini toplum olarak biliyoruz. 11 şehrimizde etkili olan deprem felaketinde gördük bir yıkıntının altından ne şartlarda canlara ulaşıldığını, bugün düşünün Gazze’deki o yıkıntıları. Hani can kaybı sayıları falan söylüyorlar ya, işte onlara bir de yıkıntı altındakileri dahil edin. Çünkü verilen rakamlar tüm sağlık malzemeleri tükenmiş insanları narkozsuz ameliyat ettikleri o hastanelerdeki resmi sayılardır. Binlerce tonluk bombaların altındaki yıkıntılarda öldürülen insanlar o rakamlara dahil değil henüz. Bunları şöyle düşününce, tasavvur edince olayın sadece Filistin, Gazze olmadığını görebilirsiniz. Olay İNSANLIK. Olay CAN…
Hadi katliamı yapıp soykırımı gerçekleştiren ve onların destekçileri bunlardan nasibini almamış soysuzlukta da, ya olaya duyarsız kalan Müslüman'ı Hristiyan'ı veya hangi dinden olursa olsun önemli değil tüm halklarına ne demeli. Olayın detaylarına bakıldığında daha yazılacak, söylenecek çok şey var ama işte kelimelerin tükendiği aşamalar deniyor ya, o durumdayız gerçekten...
Neyse geçen hafta yazımda bölgenin tam bir ateş topu haline geldiğini ve ileriki süreçte daha da farklı konumlara gebe olduğunu kısmen bahsetmiştim. Bugün baktığımızda bölgede konuşlanan savaş gemilerinin yanı sıra, büyük devletlerin bölgeye dair açıklamaları 3. Dünya Savaşı'nın ayak sesleri niteliğine ulaşmış oldu.
Öyle ki günlerdir Gazze'de kadın, çocuk ayırt etmeden sivillerin üzerine bombalar yağdıran İsrail, kendisine ziyaret eden yandaşlarının ziyareti sonrası bir ülkeyi daha hedefine koydu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 'Orta Doğu'yu değiştireceğiz' çıkışı sonrası İsrail Ekonomi Bakanı Nir Barkat’ta, İngiliz medyasına tansiyonu yükseltecek açıklamalarda bulundu. Hizbullah'ın savaşa katılması halinde İran'a karşı askeri saldırı başlatacaklarını bildiren Barkat,"İran'daki bütün Ayetullahlar yeryüzünden silinecek" açıklamasında bulunarak Gazze ile birlikte aslında bölgede yapacaklarını da gün yüzüne çıkarmış oldu.
Yapılan katliam ve soykırımlara karşı tepkilerin peş peşe geldiği ülkemizden ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gazze için yoğun diplomasi trafiğinin sürmesi ve özellikle bölge ülkelerin bu yapılanlara duyarsız kalmamaları yönündeki çabası kısmen de olsa kendini gösteriyor.
Dünyanın üç maymunu oynadığı bu katliama kayıtsız kalmayan ülkemizde, Gazze'ye yardım için, 20 kişilik uzman hekim ekibi, ilaç ve tıbbi malzeme Cumhurbaşkanlığı uçağı ile Mısır'a gidecek. Refah Sınır Kapısı'nda kurulacak sahra hastanelerinin fizibilite çalışmalarını da gerçekleştirerek İnsanı görevini yerine getirmiş olacak. Bu hafta da çok önemli gelişmelere gebe ve inşallah bu gelişmelerin başında katliamın sona ermesi, soykırım yapanların cezasını bulması gelir…