Don Kişot gazeteciler - Adnan Yıldırım - Yeni Meram Gazetesi
Sevgili okurlar, çoğumuz biliriz, ünlü İspanyol yazar Cervantes’in Don Kişot adlı romanını değil mi?
Romanda, kahramanımız Don Kişot hayal dünyasında yaşayan akli melekelerini yitirmiş ama bunun farkında olmayan birisidir.
Bu zat kendisini büyük bir şövalye sanmaktadır.
Hem de öyle bir şövalyedir ki, en iyi kılıç kullanan, en iyi at binen, bütün kahramanlık meziyetlerini üzerinde toplamış, bütün şövalyelerin en büyüğü ve sonuncusudur.
Ee haliyle her şövalye’nin bir düşmanı olur.
Bizim şövalye de kendine düşman olarak yel değirmenlerini seçer.
Onlar, Don Kişot’un hayal dünyasında yel değirmeni değil, masum halkın kanını emen, kötü ve zalim ejderhalardır.
Bizimki hayatı boyunca hayal dünyasında bir sürü fantastik canavarla savaşır, kocaman orduları yener.
Yeri gelir koyun sürülerini ordu sanarak onlara saldırır, çobandan dayak yer.
Yeri gelir şarap şişelerini kan sanar onları paramparça eder ve yine sonrasında hancıdan eşek sudan gelinceye kadar dayak yer.
Ama yok, akıllanmaz bizimkisi.
Bütün hayatını aslında var olmayan düşmanlara karşı savaşarak geçirir.
Ölüm döşeğine düşünce akıllanır ama iş işten çoktan geçmiş hak vuku bulmuştur.
İşte böyle Sayın okurlar.
***
Aslında çevremizi bakınca bir sürü Don Kişot görürüz.
Özellikle bizim sektörde, yani gazetecilikte (bunlar genellikle en iyi gazetecinin kendisinin olduğu düşünen duayenlerimiz oluyor) bir sürü Don Kişot’a rastlarız.
Bu Don Kişot gazetecilerimiz, romandaki kahramanımız misali işlerinin ehilleridir.
Ee ehil kişilerin de bir sürü düşmanı olur.
Beyinlerini kemiren kurtçuklar, Don Kişot gazetecilerimizi olmadık hayallere ve maceralara sürükler.
Bir gün gelir öbürüsüne saldırır, öbürsü gün gelir berisi berisine saldırır.
Düşman ganidir bunlarda.
Eksikliklerini bu şekilde giderirler.
Bu hayali düşmanlar onlar için ekmek kadar, su kadar hayatidir.
Ruhsal boşluklarını, kişilik bunalımlarını bu hayali düşmanlarla karşılarlar.
***
Aslında herkes her şeyin farkındadır sayın okurlar ama herkes kendi egosunu beslemesinden dolayı susar.
Eline çekirdeğini alır olanları keyifle izler.
Biri diğerine gülme ihtiyacını giderdiği için bir şey demez, diğeri de rezilliğini vezirlik sanar farkına varmaz.
Bu masalda burada biter.