DİKKAT! MUTFAĞIMIZ KONUŞUYOR!- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Kıymetli dostlar, bu hafta sonu Konya'da ilk defa gerçekleştirecek olan “Gastronomi Festivali” bizi epeyce heyecanlandırdı.
Yeni lezzetler, yeni tatlar, yeni insanlar. Muazzam bir festivali keşfetmek için muhakkak uğrayın derim.
Duyumlarıma göre Emine Erdoğan Hanımefendi’nin de katılımlarıyla gerçekleşecek festival, ulusal medyada çok ses getireceğe benziyor.
Zengin bir kültüre sahip olan Türk mutfağımız olduğu için kesinlikle çok şanslıyız.
Eh gözümüz bu hafta doysa da, ya gönlümüz..?
Hadi gelin mutfakla ilişkimizi gözden geçirirken, mercekleri birlikte büyütelim.
Bir insan mutfağa dikkatli baksa nerede nasıl davranması gerektiğini öğrenebilir.
Mesela süte bakınca, "Herkesin bir sınırı olduğunu, insanları o noktaya getirirse sabrının taşacağını” bilir ve ona göre temkinli davranır.
Dolapta çürüyen sebzeye bakınca, ”Kendisine sunulan her fırsatın bir zamanı olduğunu, vaktinde değerlendirmesi gerektiğini, yoksa fırsatın kaçacağını” bilebilir.
Dibine tutmuş tencereye bakıp onu zorla çitilemek yerine suda bekletmek gerektiğinde, ”Bazı sorunların tazeyken konuşulmaması gerektiğini, biraz zamana bırakmak gerektiğini, yoksa daha çok yorulacağını" bilir.
Hamur mayalarken, yoğurt mayalarken, "Ölçülü davranmanın ne kadar önemli olduğunu, zamanı gelmeden harekete geçmemenin önemini öğrenir.
Yemeğe tuz koyarken, "Azı tat veren şeylerin çoğunun her zaman iyi olmayacağını, bazı şeyleri ısrarla fazla fazla istemenin insana ne getireceğini bilemeyeceğini" anlayabilmelidir. Para, mevki, şöhret gibi.
Bulaşık makinasını doldururken, "Hayatta herkesi olması gerektiği yere koymanın önemini" anlar..
Mercimek çorbası ile nohutun aynı sürede pişmediğini görünce, "her ilişkinin olgunlaşması gereken sürenin farklı olduğunu, bazen daha çok beklemesi gerektiğini” anlar.
Çayın demini alması gibidir hayat, beklemek gerekir. Vaktinde de içmek lazım tadını kaçırmadan...
Her baharat her yemeğe yakışmıyor mesela. Kırmızıbiberi tatlı bir yemeğe koyarsan yemekte acılık olur. İnsan da hiç olmadık bir yerde hiç olmadık bir kelime söyleyip bir tavır sergilerse tatlı bir sohbet acı ve kırıcı bir sohbete dönüşebilir.
Buzdolabın kapağı fazla açık bekleyince öttüğünde anlarsın, birilerinin fazla bekletilmemesi gerektiğini.
Yemeğin bir kaç sefer ısıtılmakla bozulacağı gibi, insanların sevmediği davranışları üst üste yapmanın da aynı tadı vereceğini anlıyorum.
Dolap kapaklarını sık sık silmeyince kirlenmesi gibi, sevdiklerimizin de güzel sözlerle zaman zaman gönül tozlarını almazsak ilişkimiz yağ bağlıyor.
Biriken bulaşıkların sabaha kaldığında insana ne kadar zor geldiğini 'içimizdeki yüklerin de zamanla nasıl bize zarar verdiğini' görüyorum.
Kızartma yaptıktan sonra yağ sıçrayan yerleri hemen silmezsek, lekeler kalıcı ve çirkin bir görüntü oluşturur. Aynı "aman bir günahımda bu olsun "diyerek, hemen tövbe etmediğimiz küçük günahların zamanla kalbimizi kararttığı gibi.
Mutfak deyip geçmemek lazım… Aslında hayatta her şey bir mesaj bize… Gören göze, anlayabilen gönüle.. Misalleri çoğaltmak elbette mümkün…
Peki, siz mutfağa girince hangi mesajları alıyorsunuz? Bize muhakkak yazın.
Bu arada sevgili dostlar her çarşamba saat 17.15'te “ŞİMDİ TAM ZAMANI” programına Kanal 42 ekranlarında başlıyorum.
Hepinizi bekliyorum. Sevgilerimle.