DERS ZİLİ ÇALDI- Mehmet HANÇERLİ- Yeni Meram Gazetesi
Doğrudan ve dolaylı olarak milyonlarca insanımızı etkileyen süreç başladı. Türkiye uzun bir yaz tatilinden sonra okullarda ders zilinin çalmasıyla birlikte hareketli bir döneme girmiş oldu.
Günler önce okul formaları, kırtasiye tedariki, giyim kuşam alımlarından dolayı çarşı pazarda zaten bir hareketlilik vardı. Bu hafta bu hareketlilik ve kargaşa zirve yapacak. Bu haftada daha servisler ayarlanmamış, insanımız öğrencisi küçükse ve evi okula yakınsa elinden tutup okuluna götürecek. Uzak olanlar ise servis işi oturana kadar arabası ile götürecek.
Trafik, aman Allah'ım memlekette ne çok vasıta varmış dedirten cinsten. Araç kullanan arkadaşlarımızın bir başka araca olan hoşgörüsü ve tahammülü de ona göre artık. Çalan kornalar, tavan yapan sinir katsayıları her an beysbol sopasına sarılacak cinsten. Halbuki tek yapmaya çalıştığımız evlatlarımızın daha bilgili, deneyimli, birikimli, hoş görülü hulasa dünya standartlarında eğitim almalarını sağlamak değil midir?
Yine eskilere dönelim, bir hatırlayalım. Servis yok, mahallenin çocukları ellerinde çantaları ile uzun okul yolunu kat ederek eğitim yuvalarına varıyorlardı. O zamanlar daha sırt çantaları icat edilmemişti. Belki de yavrularımızın sırtına değil beynine yükleme yapmak niyetindeydi büyüklerimiz.
Öyle bir eğitim ve öğretim sistemiydi ki belki sınıftaki sobanın yakıtı her gün bir öğrenci tarafından getirilirdi. Ancak adam gibi bir eğitim ve öğretim sistemi vardı. Eti senin kemiği benim sistemi. Çocuğun mazereti yok. Ya öğrenecek ya öğrenecek. Öğretimi öğrenirken eğitimi unutmayacak. Saygılı, terbiyeli, dürüst ve memleketine hizmet odaklı yetişecek.
O zamanlarda idari mahkemeler ya yoktu ya da kullanılmadığından yok gözüküyordu. Bir sınav sonucuna ya da okul idaresinin eğitim metotlarına itiraz ederek idari mahkemeye gitmek izansızlıktı.
Şimdilerde maşallah öğrenci velilerimiz idare mahkeme kapılarını evlerinden daha iyi biliyor. Sınava itiraz, disipline itiraz, karneye itiraz. Öğrencinin yararına olan ve onun daha iyi yetişmesine hizmet eden bütün kararlara itiraz. Mahkemelerimiz de güya mağdur olanın yanında zaten. Sonrası mı, öğrenciye daha iyi eğitim vermek adına kendini hazırlayacak olan saygıdeğer öğretmenlerimiz mahkeme yollarında ömrünü çürütüyor.
Gelelim bu günlere. Öğrenci kardeşimizin bir çoğunun kendine ait odası var, çoğunlukla kaloriferli konutlarda oturulmakta. Okulların fiziki şartları fevkaladenin fevkinde. Servisimiz evden alıp eve bırakıyor. Dahası yargıda sevgili öğrencimizin önünü açıyor. Sonuç ne oluyor? Sonuç ortada, üniversite sınavında yüz binlerce öğrencimiz “sıfır” çekiyor.
Öğrenci itirazları yüzünden öğretmenlerimiz yargı çekincesinden dolayı öğretim veriyor. Eğitim rafta zaten. Dersini işleyip kenara çekiliyor. Dahası eskiden sigara kullanma yaşı 13'e, 12'ye düştü haberleri yapılırdı, dikkat çekerdi. Şimdilerde zaten sigara kullanma haberleri cazibesini yitirdi. Revaçta olan uyuşturucu kullanma yaşı ve haberleri.
Nasıl bir toplum olduk. Her iki lafımızdan biri “eğitim şart”. Peki ortaya çıkan bu tablo neyin nesi. Öğretmene, ebeveynlere, komşulara, büyüklere saygıyı ne oldu da kaybettik? Belediye otobüsünde yolculuk yapan genç, 70 yaş üstü ak sakallı emekliye yer vermiyor. Yüzüne dahi bakmıyor.
Devlet, işin vahametinin farkına vardı. Sadece öğretimle işin bitmeyeceğini ve “eğitimin de şart” olduğunun farkına vardı. Ancak ön teker nereden giderse arka teker de oradan gider derler. Yeni doğan nesle bu kutsal değer yargılarını ne kadar zamanda öğretiriz bilemem. Bir de bu idari yargı güvencesi ile.
Bugün ülkemizde 20 milyondan, Konya'mızda ise yarım milyondan fazla öğrenci ders başı yaptı. Geleceğimizi emanet edeceğimiz yavrularımız, öğretim yılına başladı. Bir de ileriye hazırlanma söylemleri. “Sen şu kadar net yaptın, ben şu kadar net yaptım”. “Ben bugün bir yaşlı teyzenin elinden tutup karşıya geçirdim.” yok. Sosyal hayat yok. Bu hanımefendi ve beyefendi öğrenci kardeşlerimiz pazar alışverişini de yapamazlar.
Varsa yoksa ders. Sınav, seviye belirleme, test, ne olacak yavrularımızın hali? Öğretmenlerimiz, Rabbim size kolaylıklar versin. Yeterli bir miktar saygı ve sevgiyi görememenize rağmen görevinizi zor şartlarda sürdürüyorsunuz. Bu milletin çocukları yanında, kültürü, eğitimi, davranışı çok farklı olan sığınmacı misafirlerimizin çocuklarını da yetiştiriyorsunuz.
Tebrik size, takdir size. Belki öğretmenin kıymeti yıllar sonra anlaşılır ama siz beklersiniz, biliriz.
Yeni eğitim ve öğretim yılımız kutlu olsun. İyi, deneyimli, birikimli insanların yetişmesine vesile olsun.
Saygılarımızla.