DEMOKRASİ VE SEÇİM-Mustafa KAPLAN-Yeni Meram Gazetesi
31 Mart 2024 Pazar günü yerel seçimler yapıldı. O seçimin sonuç analizini yapmayacağım. Ülkemize hayırlar getirsin. Seçilen herkesi kutlarım. Genel bir demokrasi ve seçim değerlendirmesi yapmak istiyorum. Denir ki yönetici erk seçiminde demokrasi insanoğlunun bulduğu en iyi yöntemdir. Halkın kendi kendisini yönetmesidir. Demokrasinin temel unsuru da seçimdir. Belirli sürelerde ve şartlarda halk huzuruna giderek ondan yönetme izninin alınmasıdır.
Güya halk serbest iradesi ile seçime giderek yöneticilerini seçiyor. Tabi ki bu tamamen doğru bir tanım olmaz. Zira halk iradesini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Yüz yıllar önce ünlü Yunan filozofu Aristo demokrasiye inanmadığını söyler. Öğrencileri nedenini sorduğunda şöyle izah eder:Demokrasi seçim, seçim propaganda, propaganda para ister; para da zenginlerde var, o halde demokrasi başından tacı alınmış aristokrasidir, der. Yani zenginler parayı vererek propagandasını yapar, propaganda sonucu seçimi etkiler ve kazanır. O halde parası olan yönetici, kral olur sadece başında tacı olmaz. Bu görüş tamamen doğru bir yorumlamadır.
Maalesef ülkemizde de bazı ideolojik partiler dışındaki tüm partileri zenginler kurmuş ve yönetmiştir. Esasen ideolojik partiler de tek başlarına iktidar olamıyorlar. Etkisiz iktidar ortağı olabiliyorlar. O zaman bizi hep zenginler yönetmiş, yönlendirmiş. Zira siyaset çok pahalı bir iştir. Ak Partinin başında güçlü bir lider olmasa onu da onlar yönetecek. Bunu kısa bir süreçte milletvekili adaylığımda bizzat yaşadım. Meclise daima zenginler hakimdir. Parası olmayan vekilleri de zenginler finanse eder ve yönlendirir. Onlar da lider ve çevresine yakın olan bürokratlardan oluşur ki bunlarda çok azdır.
Türk siyasetinde zenginlerle birlikte tarikat ve cemaatlar da etkindirler. Burada bir hatırayı nakledeyim. Bizzat Demirel’den dinleyenden dinledim. Bir seçim öncesi bir cemaat Demirel ile oy karşılığı belirli bir vekil ve bir bakanlık için anlaşırlar. Seçimler yapılır. Bakanlar kurulu açıklanır. O cemaatten milletvekili tamam ancak bakan yok. Hemen Demirel’in yanına gidip neden kendilerinden bakanın olmadığını sorarlar. Demirel: Çok ayıp etiniz, size teessüf ederim. Ben varım ya sizden, der. Bugün dahi bazı cemaat ve tarikatların partilerle ortak hareket ettiği biliniyor. Garip değil mi?