Çocuklar ne söyler? Ebeveynler ne anlar?- Mencenur MUTLU- Yeni Meram Gazetesi
Çocuklar davranışlarında ve dillerinde fren sistemine belli bir yaşa gelene kadar sahip değillerdir.Haliyle çoğu zaman oldukça dobra olup,istediklerini istedikleri yerde söylerler.Çocuk olmak bazen bu özgürlüğe sahip olmak demektir.Fakat bazen o çok dobra ve her düşündüğünü dile getiren çocukları bile anlayamayız,yaptıklarına anlam veremeyiz,çözemeyiz ve çözememek de bizim yetersizlik duygularımızı tetikleyip bazen onlara çok sert davranıp sonrasında pişman olup kendi yaptığımıza da hayretle bakabiliyoruz.
Peki çocuklar bu kadar açık sözlülerse bazen neden bu kadar karmaşıklaşıyorlar?
Aslında biraz kafa yorarsak bu sorunun cevabını bulabiliriz. Tabiki çocukların da duygulara sahip olmasından ve bu duygularla nasıl başa çıkıp ifade edebileceklerini bilmemelerinden kaynaklanıyor.Kendimize dönelim.Oldukça başarılı şekilde dilini kullanmayı başarabilen yetişkinler bile bazen kendi duygularını anlayamaz ve dile getiremez.Dile getirememekle kalmaz bu duyguyu başka yollarla dışarı atmaya çalışır.Bazen kırıp inciterek,bazen kendine yöneltip kendine zarar vererek,bazen de halının altına iterek. E peki biz çocuklardan ne bekliyoruz? Duygularını anlanmasını,bunu işlemlemesini,neden kaynaklandığını bulmasını ve bunu bize ifade ederek bizi rahatlatmasını mı? Evet bunu bekliyoruz ama bu bir ütopyadır.Gerçekleşmesi imkansızdır çünkü çocuğun işlemlemesi henüz o kadar gelişmemiştir hatta dil becerisi de bununla paraleldir.Bu nedenle çocuklar bir duygu yaşadıklarında bunu başka yollarla dile getirirler.Örneğin çocuk öfkeli ise ve bununla baş edemiyorsa topu karşısındakini öfkelendirerek ona atar.İşler daha da zorlaşacakmış gibi görünse de çocuk yaşadığı duyguyu paylaştırarak daha az yük taşımasına vesile olurken kriz büyür ve bir kaosa dönüşebilir.
çocuklar ne söyler anneler ne anlar?
Yorucu bir günün ardından akşam herkes evdedir.Yemek,dinlenme,oyun gibi temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra uyku vakti gelir.Anne baba;çocuğa uyku vaktinin geldiğini ve uyuması gerektiğini söylerken çocuk ayak direterek uyumayı reddeder.Anne tekrar tekrar ne yapması gerektiğini söylerken çocuk kollarını bağlayarak "Sen kötü bir annesin!!" diye bağırır.
Şimdi gelin, olası senaryoları düşünelim:
Senaryo 1
"Sen de kötü bir çocuksun uyumuyor söz dinlemiyorsun! Sen gibi kötü çocuğa böyle kötü anne işte! "Diyerek tuzağa düşüyor ve yapılması gereken esas davranışın çok uzağında buluyoruz kendimizi.
Senaryo 2
"Ah canıım kusura bakma elimizdeki anne bu ister al ister alma! " diyerek mizaha vuruyor ve problemin üstünü kapatarak yine çok uzaklaşıyoruz doğrudan.
Senaryo 3
"Uyumak şuan istediğin şey değil biliyorum.Bu seni öfkelendirdi.şimdi sana uyuman için eşlik edeyim." Diyerek onun bize kötü annesin derken aslında ne hissettiğini çözümleyerek bir yetişkin gibi davranıp onu anladığımızı hissettirip rehber olmak.Yapabileceklerimiz arasında doğru olanıdır.
Çocuk:"Sizden nefret ediyorum!" derken aslında bana istediğim oyuncağı almadınız çok kızgınım demekte."Siz beni sevmiyosunuz!" dediğinde; sevgiye ihtiyacım var bana sarılın ve beni sevdiğinizi söyleyin demekte."Bugün hiç güzel geçmedi!" dediğinde aslında bugün o kadar güzel geçti ki bunun bitmesi beni çok üzüyor demekte. "Keşke kardaşim ölse!" dediğinde ise sizi o kadar çok seviyorum ki bunu yeni biriyle paylaşmak hiç istemiyorum demektedir.
Çocuklar bir şeyler söylerler.O sözlerin ardında ne olduğunun şifresini çözmek ve müdahale etmek biz yetişkinlerin görevidir.Bu onlara hem problem çözme becerilerini öğretecek,hem duygularını tanıyıp onu nasıl dile getirmesi gerektiğini öğretecektir.Bunu da aklımızı ve içgüdülerimizi doğru kullanarak sağlamak mümkün.Unutmayın kendi duygularımızın farkında olmamak kimsenin duygularının farkında olamamaktır.Bu iç görüyü geliştirmek için de çaba ve sabra ihtiyacımız vardır.