DİĞER KATEGORİLER

CİMRİLİK VE İSRAF

CİMRİLİK VE İSRAF- Hüseyin TOPTAŞ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Gereksiz yere para, zaman, emek vb.ni harcama, savurganlık olarak tanımlanan israf dini bir kavram olarak, insanın sahip olduğu nimetleri gereksiz yere harcaması, aşırı tüketmesi ve haddi aşması demektir. İsrafın zıddı da cimriliktir. Cimri; elindeki parayı harcamayan ve türlü sıkıntıları göze alarak para biriktiren kişi demektir. Parayı, malı-mülkü ve serveti ilgili alanlara gerektiği kadar harcamamak cimriliktir. Cimriliği yalnızca para ve madde olarak görmemek gerekir. Verilmesi gerekeni verilmesi gerekenlere vermeyerek kendi uhdesinde tutan kişi de bu kategoriye girmektedir. Bilgisini ve becerisini insanlarla paylaşmamak, tebliğ görevini yapmamak, insanlarla konuşmaya ve sohbet etmeye tenezzül etmemek de cimriliktir. İslam gerek israfı gerekse cimriliği çok kötü bir davranış olarak görmüş ve yasaklamıştır. İsraf edenler ve cimri olanları Allah’ın sevmediği Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hadisi şeriflerinde hatırlatarak, bu davranış modelini benimseyenlerin helak olacakları haber verilmiştir. Rabbimiz "Rahman'ın kulları" olarak övdüğü muttaki müminlerin özelliklerini anlattığı Furkan suresinde müttaki olmanın özelliklerinden birini "Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. "(Furkan, 67) buyurarak hayati bir ilkeyi bizlere haber vermektedir. Peygamber Efendimiz , “Her sabah iki melekten biri, "Ya Rabbi, infak edene karşılığını ver!" diye, diğeri de, "Cimrilik edenin malını helak et!" diye dua eder.” (Buhari), uyarısıyla cimrilikten uzak durmamızı bildirmektedir.
İsraf denildiği zaman günümüzde genellikle çöpe atılan ekmekler, musluklardan boşa akan sular akla gelmektedir. İsrafı bir bütün olarak değerlendirmek gerekmektedir. Parçalara ayırarak israfı belli olan birkaç konu üzerine hasr ederek diğer konuları görmezden gelmek, geleceğimizi ekmek israfından daha çok etkileyecek gerçeklerden uzak durmak, üzerinde ciddi olarak durulması gereken bir konudur. Harcama dediğimiz zaman yalnız cebimizden, cüzdanımızdan çıkan paralar mı akla gelmelidir? Tüketim dediğimiz zaman boğazımızda geçen yiyecek ve içecekler mi düşünülmelidir? İsrafı yalnız çöpe giden ekmekler, boşa akan sular ile mi sınırlandırmalıyız? Rabbimizin bize bahşettiği sayılamayacak kadar çok nimetler var. Bu nimetleri yerli yerinde kullanıp kullanmadığımızın muhasebesini yapmamız gerekmez mi? İsraf etmeyeceğiz, saçıp savurmayacağız diye sahip olduğumuz maddi ve manevi değerleri kimse ile paylaşmadan yalnızca kendimize mi saklayacağız?