DİĞER KATEGORİLER

CHP, SADECE KENTLERDE SEÇİME GİRSİN!

CHP, SADECE KENTLERDE SEÇİME GİRSİN!-Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Muhammet Gümüş

16 Mayıs’ta yazdığım yazının başlığı "CHP’DE ÇARŞI KARIŞACAK!" olmuştu.
Detaylarını da yazının içeriğinde anlatmıştım. O yazıyı kaleme aldığımda Cumhurbaşkanlığı ilk tur seçim sonuçları çıkmış ve 2 haftalık bir ikinci tur süreci vardı. Yazı sonrası arayıp hak verenler oldu, arayıp tepki gösterenler oldu. Ancak görünen köy kılavuz istemiyor. Bugün 12 Haziran ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tamamlanmasının üzerinden 15 gün gibi bir süre geçti.
Bugünkü tabloda ise görüldüğü gibi CHP’de çarşı karışmakla kalmadı darmadumanlık bir durum söz konusu oldu.
Elbette muhalefet partisinin kendi iç meseleleri ve hesaplaşmaları kendilerini ilgilendirir ancak bu hesaplaşmaları yaparken sağa sola sarmaları kabul edilebilir bir durum olmasa gerek.
13 yıldır Recep Tayyip Erdoğan’a karşı seçim kaybeden muhalefet liderinin bu hezimetleri masaya yatırıp ‘nerede hata yaptım’ sorusuna cevaplar araması gerekirken hala faturayı kurmaylarına tabanlarına ve daha önemlisi halka kesmesi hiçbir akılla izah edilemez.
Dedim ya partinin iç meseleleri beni ilgilendirmiyor ancak beni ilgilendiren olay Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 28 Mayıs'ta gerçekleştirilen 2. tur cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetmesine ilişkin yaptığı açıklamalar oldu.
Katıldığı bir televizyon programında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bahanelerinin en tepki toplayanı, kentli köylü ayrımı oldu. Aklı sıra kaybetme analizleri yapan Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını hayretle izledim.
Programda Kılıçdaroğlu, seçimleri kaybetmesinin nedeninin köylü kesimden oy alamaması olduğunu belirterek 'Kentlerde oturan insanların tamamı demokrasiden yana oy kullandı. Okuyan, tartışan, özgürlükçü, kentli dediğimiz kitle yüzde 51 oranında Kılıçdaroğlu demiş' ifadelerini kullanırken kırsalda ve köylerde beklenen oyu alamadıklarına dem vurarak, 'Biz nerede kaybettik? Biz bunu da araştırdık. 1-2-3 numaralı sandık konulan yerler, köy, kasaba, belde. Buralarda Kılıçdaroğlu'nun aldığı oy 3 milyon 580 bin 115. Erdoğan'ın aldığı oy 6 milyon 100 bin 355. Biz şunu da araştırdık: Acaba kırsaldaki insan neden bu ekonomik yıkımdan etkilenmedi diye. Çok basit, ayda 500 lira verdiğinizde zaten harcayacak yer yok. Köyde nerede harcayacak para'
Bu ve buna benzer açıklamaları devam edip gidiyor. Sözde kutuplaşmayı törpülediğini ve ötekileştirmenin karşısında olduğunu her platformda söyleyen bir ismin bu açıklamaları en büyük ayırıştırıcılık ve kutuplaştırıcılığın kaynağı olduğunu da göstermiş oldu.
Yani kentlerde Kılıçdaroğlu’na oy çıkıp belde ve köylerde çıkmıyorsa o zaman benim önerim CHP sadece kentlerde seçime girsin ve aldığı oy ona göre değerlendirilsin. Yani kırsal kesim ve köylerdeki fark hesaba dahil olmasın. Böyle olunca belki seçim kazanabilir ve böyle kutuplaştırıcı dillerden uzak olurlar diye düşünüyorum. Zaten Genel Başkan, açıklamalarına göre bu durumda bile ortaya çıkan tabloyu ağır bir yenilgi olarak görmeyi asla kabul etmiyor. Hani “Yenilen pehlivan güreşe doymaz” diye güzel bir atasözümüz var ya bu biraz o hesap. Sonuçta her başarısızlık yeni bir hırsı, yeniden deneme gücünü de beraberinde getiriyor. Daha önce ifade ettiğim gibi bu durum partinin kendisini alakadar ediyor.
Son olarak çarşı karışma durumuyla ilgili de birbirinden ilginç gelişmelerin yaşandığını hatırlatmak istiyorum. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun çıkışları ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın siyasi hamleleri Kılıçdaroğlu’nu bayağı bir zorlayacak gibi.
Önümüzde aylar sonra yapılacak yerel seçimleri de göz önünde bulundurduğumuzda, CHP’deki koltuk kavgasının ceremesini yine İstanbul, Ankara halkı çekecek gibi.
Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı programda bu konuyla da açıklamaları olmadı değil. Bu açıklamalar Ankara ve İstanbul’u yerel seçimlerde kaybetmenin ötesinde kendi koltuğunu kaybetmeye önlem niteliği taşıdı.
Bakalım önümüzdeki süreç ana muhalefette ne gibi değişim ve gelişmeleri bizlere gösterecek, bunu zaman içinde göreceğiz. Ancak kullandıkları kutuplaştırıcı dilin kendilerini şu anki yerlerinden daha aşağı götüreceği de bir gerçek. Helalleşme derken daha da vebale girmek iyi bir şey olmasa gerek…
Kalın sağlıcakla...