BU GİDİŞ NEREYE?- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Sıcak bir yaz günü adamın biri buz satıyor bir yandan da bağırıyordu:
-Sermayesi tükenen adama yardım edin! Sermayesi ‘BUZ’ olan adama yardım edin! Adam bu sözünde haklıydı. Zira ‘BUZ’ durmadan eriyip yok oluyordu…
Oradan geçmekte olan büyük veli CÜNEYD-İ BAĞDADİ hazretleri bu sözleri duydu ve bir an durakladı, düşünmeye başladı.
Yavaş yavaş beti benzi sarardı ve olduğu yere yığılıp kaldı.
Etrafına insanlar toplandı ve bir süre sonra CÜNEYD-İ BAĞDADİ hazretleri kendine geldi.
-Ne oldu sana böyle dediler?
Oda cevap verdi: -Tükenmekte olan adamın bahsettiği ‘BUZ’ değil, benim ‘ÖMRÜM’dür…”
Evet, asıl maharet erimekte olan buzun gerçek yüzünü görebilmektedir demek ki...
“Demir tava geldi kömür bitti, Akıl başa geldi ömür bitti” demeden önce ömrün kıymetini bilmektedir marifet.
Bir kuru dindarlık krizine yakalandık. Ruhsuz, tatsız, mekanik, rutin ve kalbin eşlik etmediği bir ibadet hayatı; ahlaktan, adaletten ve merhametten yoksun, düşünce yapısı hayatımızı kuşatıyor.
Bu baş döndürücü yoğunluk içinde birçoğumuz yola niye çıktığını ve nereye doğru koştuğunu bile çoktan unuttu. Bir bilinçsiz koşuşturmadır devam edip gidiyor.
Artık birilerinin çıkıp biraz durun ve soluklanın! Çünkü o kadar hızlı koştunuz ki, ruhunuz bile geride kaldı demesi gerekiyor.
Çünkü ruh ihmal edilirse; konuşan kalbiyle değil, diliyle konuşur; dinleyen de kalbiyle değil; kulağıyla dinler, böylece hikmet ve tesir kaybolur…
Madden kazandık, manen durumumuz malum. Cüzdanlar doldu ama gönüller boş kaldı.
Ruhlarımızı çok ihmal ettik dostlar!
İşte bu nedenle artık biraz soluklanıp, biraz içe yönelip, biraz kendimize vakit ayırıp Rabbimizin çağrısına kulak verme zamanıdır: “İman edenlerin, Allah’ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ve korku ile ürpermesinin (etkilenmesinin) zamanı gelmedi mi?” (Hadid. 57/16)..