BU DÜNYADA HANCI MISIN, YOLCU MUSUN?- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Kıymetli dostlar, şu hayatta herkes bir şeylerle meşgul. Herkes oyuncaktan ibaret olan dünya hayatında bir şeylerle zamanını dolduruyor. Kimisi öğretmenlik yapıyor, kimisi mimarlık yapıyor, kimisi ev yapıyor, kimisi simit yapıyor, kimisi sokakları temizliyor, kimisi dükkânda esnaflık yapıyor, kimisi fabrikada işçi, kimisi başbakan, cumhurbaşkanı.
Hiçbir şekilde makam ve mevkiimiz bir anlam ifade etmiyor. Bütün mesele düdük çaldığında, tabiri caizse maç bittiğinde, perdeler kapandığında bu tiyatro sahnesinde bize verilen rolü ne kadar güzel oynadığımız. Allah bize anne-babalık rolü veriyor, eş olma rolünü veriyor, komşu olma rolünü veriyor.
Rolümüz ne olursa olsun değişen bir şey yok. Rollerimizin hakkını verebiliyor muyuz?Görevlerimiz mesleklerimiz ne olursa olsun, hepimiz kendi hayat sahnemizin başrol oyuncusuyuz .Kendi iç dünyamızda bizden başka biz yok.
Hocam derdi; dışarıda bir şey yok. Dışarıda diye gördüğün her şey senin yansıman.. Dışarıda Ayşe ile Ahmet ile kavga etmek aslında kendimizle kavga etmektir bir anlamda.. Asıl sır, hayata, hakikat boyutundan kuantum penceresinden bakabilmek bence..
Acaba doğal olarak kodlarımıza işlenmiş rollerimizi oynamamakta ısrar edip, dünya hayatını gözümüzde büyütüyor muyuz?
Bizden çok sade bir şey isteniyor aslında; Kul olmak. Hızlandırılmış bu zaman sisteminde, fıtrat bozuldu algılar bozuldu. Hatta insanın frekansının bilinçli bir şekilde düşürüldüğüne inanıyorum. Değilse bir toplum bu kadar aptallaştırılamaz . Konumuza dönecek olursak, dünyaya öyle bir bağlanıyoruz ki, zannediyoruz hiç ölmeyeceğiz.
Geçenlerde bir arkadaşla ölüm hakkında konuşuyordum. Aman! Bu konu hakkında konuşmayalım, düşünmek bile istemiyorum. “Yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış” düsturunu ne zaman unuttuk. Ne oldu bize? Eskiden mezarlıklar, hayatımızın merkezinde şehrin ortasındayken, şimdi gözlerden ırak, ölümü unutacağımız şekilde yeniden dizayn edildi.
Müslüman için en büyük tehlikelerden bir tanesi de budur. Sevgili peygamber efendimizin dünya ile ilgili yorumu; bir ağacın altında oturup dinlendikten sonra kalkıp orayı terk eden garip bir yolcunun haline benzetiyor.
İhtiyaçlarımızı giderdikten sonra gerçek hayata hazırlanmamız gerekiyor aslında. “Buraya çok bağlanmayın” diyor. Belki ağaç hoşumuza gider, gölgelik hoşumuza gider, yediğimiz içtiğimiz şeyler hoşumuza gider fakat buranın geçici olduğunu her an kendimize hatırlatıp içselleştirmemiz gerekiyor. Bu yolun bir sonu var. Beden kıyafetini zamanı geldiğinde, miadı dolduğunda emaneti bir gün sahibine teslim edeceğiz.
Rabbim bu yazdıklarımızı konuştuklarımızı hakkıyla yaşamayı nasip eylesin.. Doğru yolda istikamet üzere eylesin. İnsan şaşar beşer, kusurlarımızı günahlarımızı affetsin.