DİĞER KATEGORİLER

BOLLUK ÇAĞINDA RUH NEDEN AÇLIKTAN KIVRANIR?

BOLLUK ÇAĞINDA RUH NEDEN AÇLIKTAN KIVRANIR?- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Türkiye Yüzyılı’ndan herkese merhaba. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan milletin iradesiyle yeniden “Başkan” seçildi. Vatanımıza, milletimize ve İslam camiasına hayırlı mübarek olsun.

Şimdi eteğimizdeki taşları dökme zamanı. Eğitimden ekonomiye, tarımdan dsö’ye, lgbt’den fenimizm sapkınlarına kadar nerede hangi hatalar yapılıyor hangi konularda değişim dönüşüm gerekiyor “düşünme vakti.”

Şimdi konumuza gelecek olursak, insan kronolojik zamanın bu kadar hızlandığı bir çağda nereye yaslanacağını, hangi dilde konuşacağını şaşırıyor.

Günümüzün en önemli sorunlarından birisi, maddi ilerlemeye rağmen insanlar neden önceki nesillere göre daha mutsuz daha doyumsuz?

Özgürlük var ama bağlılık yok. Haklar var ama diğergamlık yok, refah var ama amaç yok. Eşyalar çoğalıyor ama ihtiyaçlarımız bitmiyor. Tıp ilerliyor ama hastalıklardan kurtulamıyoruz. Ulaşım hızlanıyor ama hiçbir yere yetişemiyoruz.

Bolluk çağında ruh açlıktan kıvranıyor. Maddeci yönelim insanı ıssızlaştırıyor, ruh çoraklaşıyor ve emniyetsizlik hissini uyandırıyor.

Bize ancak çok sahip olmakla mutlu olabileceğimiz yanılsamasına götürüyor. Bunun içinde zamanımızı satıp para almamız gerek. O kadar çalışıyoruz ki sevdiklerimizi ayıracak zamanımız kalmıyor anne babalık ve arkadaşlık gibi paraya tahvil edilemeyen her şey değer kaybediyor..

Dolayısıyla hayat beklentileri bir nesilden diğerine sıçramalarla gidiyor. İyi bir hayatın maddi beklentileri giderek yükseliyor. Sahip olduklarınız size yetmediğinde gözünüzü daha yukarılara dikiyor ve yine mutsuz oluyorsunuz.

Öyle bir dünya görüşü ki; başkalarının başarısını, sahip oldukları bilgelik, nezaket veyahut topluma yaptıkları katkı ile değil; ev, araba, statü, zenginlikle mukayese ediliyor.

Durum çok vahim değil mi? Özellikle dikkatimi çeken şey, çocuklara büyüdüğünde ne olacaksın? Sorusuna; influencer youtuber cevaplarını sıklıkla duyar hale geldik.

Bu dünyaya nereden geldik niçin geldik neden buradayız nereye gideceğiz? Sorularını düşünmek ağır geliyor insana. Biliyor musunuz felsefe insana derinlik katıyor ve bu soruların cevaplarını buluyorsunuz.

“Kalpler ancak Allah’ı anmakla mutmain olur” ayetini gönüllerimize tabela olarak asmalıyız. Bedeni yemek içmek ile doyuruyoruz zihni de bilgilerle doyuruyoruz, peki ruhu neyle doyuruyoruz?

Bu kasvetli hız ve haz çağında en büyük reçete Kur’an, gideceğimiz yol sıratı müstakimdir.

Ruhen, zihnen, bedenen mutmain olmuş, özüne ulaşmış, bilinci yükselmiş güzel bir ömür diliyorum. Türkiye Yüzyılı’nda müreffeh, özgür, güçlü bir Türkiye umuduyla.. Çünkü bu millet bu devlet her şeyin en güzelini hak ediyor. Vesselam..