DİĞER KATEGORİLER

Bir kere daha düşünün!

Bir kere daha düşünün!- Ümmü Gülsüm ETYEMEZ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Güne gözümüzü açar açmaz başlar yeme içme telaşımız. Kahvaltıyı hazırlarken öğle yemeğini; öğle yemeğini yerken 5 çayının yanında yapacağımız tatlıyı düşünürüz. Yeme içme kadar normal bir eylemin, hayatımızın bu kadar merkezinde olması sizce de anormal değil mi? Boş kaldığımız anlarda yaşadığımız o mide kazıntısı, elimizde atıştırmalık ufak lokma arayışları size de tanıdık geldi biliyorum. Peki soruyorum size, gerçekten aç mısınız? Aç olan bedeniniz mi, yoksa ruhunuz mu? Uzun zamandır beklediğiniz bir haberi aldığınızı düşünün. Sevinçten havalara uçtunuz! +Hadi bunu kutlayalım! -Nasıl mı? +Tabii ki pasta! Ya da psikolojik olarak dibi de görmüş olabilirsiniz, sonuçta insanoğlu; her şey mümkün. E nasıl mutlu olalım? “Çikolata!” diyorsunuz sanırım. En iyi anımızı da en kötü zamanımızı da mümkün değil bir yiyecekle ilişkilendirmeden duramıyoruz! Kendimizi ödüllendirdik sanıyorken, bedenimizi yoruyor olmayalım? Her şeyden önce şurada bir anlaşalım; vücudunuza her gördüğünüzü atmak zorunda değilsiniz, neden bedenimize çöp muamelesi yapalım ki? Tabi ki hiç tatlı, çikolata yemeyin demiyorum, kontrollü tüketmenizde fayda var diyorum. Kontrol, kontrol, kontrol… Tüm bu anlattıklarımın en basit karşılığına “duygusal yeme” deniyor; yani olumlu ya da olumsuz duygu durumlarında kontrolsüz yeme içme eylemi sergiliyorsanız, bu fizyolojik bir yeme ihtiyacı değil de, yaşadığınız duygu değişimlerinin sebebiyet verdiği bir yeme ihtiyacı olabilir. Bu haftaki köşe yazımızda bu durumla başa çıkmak için neler yapılabileceğini gelin konuşalım. 1. Mideden açlık sinyalleri gelmeye başladı mı? Önce bir durun, kendinizi dinleyin. En son yaptığınız ana/ara öğünden kaç saat geçtiğini düşünün. Ana ve ara öğün arasındaki süre 2,5-3 saatten daha azsa; gerçekten aç olmayabilirsiniz! 2. Duygularınızı gözlemleyin. Şu an nasılsınız? Mutlu, sinirli, öfkeli ya da şaşkın? Hangi ruh hali sizi yeme içmeye itiyor, farkına varın. Böylece otokontrolünüzü daha rahat sağlayabilirsiniz. 3. Kurtarıcımız su! Hep diyorum; “ne yapsam, ne yapacaktım?” diye düşünürken bile önce kalkın bir büyük bardak su için. Açlık hissettiğiniz anda eliniz buzdolabı kapağına değil; su bardağına gitsin. 4. Su içmek aklıma gelmiyor diyenlerimiz de var. Tavsiyem, kendinize ait bir su şişeniz olsun. Günde kaç litre su içtiğinizi gözlemlemek daha kolay olacak. Bardak hesabı yapmaktan ne yazık ki ben de hoşlanmıyorum. Göreceksiniz, suyu içtikçe içesiniz gelecek; içmediğinizde sık sık ağız kuruluğu yaşadığınızı hissedeceksiniz. 5. Evinizde olmayan bir şeyi yiyemezsiniz. Madem kendinizi frenleyemeyeceğinizi düşünüyorsunuz, almayın. Sizi cezbedecek, hele ki diyet sürecinde tüketmemeniz gereken yiyecek içecekleri gözünüzün önünde bulundurmayın. 6. Geceleri yapılan kaçamakların da bir nedeni var! Gece ara öğününüzü yaptınız, aradan birkaç saat geçti, tatlı krizleri bastırdı değil mi? Peki, neden uyumadınız? Beynimizde bulunan bir bezden salgılanan melatonin hormonu sayesinde vücudumuz gece-gündüz farklılıklarına uyum sağlar. Triptofan aminoasidi mutluluk hormonu olarak bilinen serotonine dönüşürken; serotonin ise melatonine dönüşür. Gece karanlıkta 23.00-04.00 sularında maksimum salgılanan melatonin ne yazık ki gündüz salgılanmıyor. Eğer bu saat aralıklarında hala ayaktaysanız, abur cuburlara eğiliminizin artması muhtemel. Özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde çikolata, cips çok albenili durmuyor mu? Mutluluk belki de ekstra alacağınız kalorilerde değil de uykudadır, ne dersiniz? 7. Yeme konusunda duygu durum kontrolünde başarısızsanız ve otokontrolünüzü bir türlü sağlayamıyorsanız bir ruh sağlığı uzmanından destek alabilir; beslenme uzmanınız ile birlikte ise size özel beslenme listenizi oluşturabilirsiniz. Şimdi herkes kendini dinliyor… Açlık hissinizin fizyolojik olmadığına karar verdiyseniz, dediğimiz gibi yapacağımız ilk şey su içmek olsun. Gerçekten acıkmış olanlarımıza ise afiyet olsun. Sağlıkla kalın!