BİR İNGİLTERE VİZESİ - TAYYAR ÇİMEN - YENİ MERAM GAZETESİ
İngiliz Büyükelçiliği vize verme bürosu, Ankara’da Gaziosmanpaşa Semti’nde, lüks bir otelin bitişiğinde lüks bir binanın zemin katında bulunuyor. Dar bir sokaktaki bu yerde zar zor park yeri bulup vize bürosuna varıyorsunuz. Güvenlik kontrolünden geçerek bekleme köşesinde, önceden aldığınız randevu saatinizde çağrılmanızı bekliyorsunuz. Tam saatinde isim okunuyor. Müracaata, getirdiğiniz dosyayı uzatıyorsunuz. Dosyayla birlikte cep telefonu da, üzerinde numara yazılı bir kart karşılığında teslim ediliyor.
Müracaat dosyanızda neler var biliyor musunuz? Neler yok ki? Kimlik bilgilerinden sonra,
1-Başvuru formu.
2-Dökümanların listesi.
3-Randevunun teyidi.
4-Vize ücreti ödeme belgesi (126,- Dolar).
5-İngiltere’den davetiye mektubu.
6-Davetiye mektubunu gönderenin İngiltere’deki oturma izin belgeleri.
7-Uçak biletleri (gidiş-dönüş).
8-Bankasındaki hesap hareketleri. (son üç ay) . Mesela, bankada kaç parası var.?
9-Oturduğu evin tapusu.
10-Başka tapuları varsa onlar.
11-Çalışıyorsa veya emekliyse maaş belgeleri.
12-Evlilik cüzdanı.
Sonuç olarak, istemedikleri yalnızca, anasının nikahı kalmış oluyor.
Hücre gibi bir bölmede dosyayı teslim edip, birkaç evrak imzaladıktan sonra, ilerde sağda bekleyin deniyor.Kısa bir süre sonra küçük bir odaya çağrılıyorsunuz. Orada önce her iki el başparmağının, sonra her iki elin dörder parmağının izleri alınıyor. Daha sonra, yukardaki o noktaya bakın resminizi çekeceğim, yandaki şu kameraya bakın resminizi çekeceğim komutları geliyor. Hepsini yerine getirdikten sonra imza örnekleri alınıyor ve deniyor ki, “ size mesajla 15 gün içinde sonuç bildirilecektir, sol taraftan çıkabilirsiniz.”
Değerli Okuyucularım, alt tarafı bir turistik vize alacaksınız. O ülkeye gidip orada döviz harcayacaksınız, onlara turist olarak para kazandıracaksınız. Tamam, ama sizi bir suçlu gibi inceliyorlar. Sebebi ne biliyor musunuz? Söyleyim, zira biz Türkler araba sürerken sinyal vermiyoruz.Bu size komik gelebilir, ama gelmesin. Sinyal vermeyi tipik bir trafik kuralı olarak kabul edip şu yargılara varabiliyor bir İngiliz, bir Avrupalı. Şöyle düşünüyor :
-Sinyal vermeyende sorumluluk duygusu zayıftır.
-Sinyal vermeyen, bencildir başkalarını düşünmez.
-Sinyal vermeyen, hayat bilgisi (kültür) cahilidir.
-Sinyal vermeyen, başka kuralları da kolayca çiğneyebilir.
-Sinyal vermeyende kanun dışı davranma eğilimleri her zaman vardır.
-Sinyal vermeyen belki de hastadır. Vs vs.
İşte İngiliz vize makamları böyle düşündükleri için, bizi bir suçlu gibi inceliyorlar. Biz şimdi iğneyi kendimize batıralım. Bakın sokaklara, 10 sürücümüzün ancak biri sinyal veriyor. İngilizlere kızmaya hakkımız var mı? Saygılarımla.