DİĞER KATEGORİLER

BİR DELİYE ACIMAK

BİR DELİYE ACIMAK- Behçet BÜYÜKGÖKMEN- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Bu öykü mahallenin delisi(!) Allah yar Kazım’ın öyküsüdür. Kısa öykünün sonunda umarım kime acımak gerektiğine dair bir fikriniz olacaktır.
**
Mahallenin şımarık veletleri halay çeker gibi el ele tutuşmuş "deli deli tepeli kulakları küpeli" diye çığlıklar atıyor, ellerindeki değnekler ile Deli Kazım'ı dürtmeye çalışıyorlardı.
Kazım yaklaşık altmışlı yaşlarda, sokağın sonundaki metruk sayılan bir binanın nispeten sağlam bir odasında yalnız yaşar, günde bir öğün mahalle esnaflarının sıralandığı dükkan kümesinde faaliyet gösteren esnaf lokantasında cömert aşçı Niyazi Usta'nın nefis yemeklerinden istediği kadar yemek yerdi. Hala mahalle kültürünü devam ettiren diğer esnaflar da ellerinden geldiğince Kazım'a yardımcı olurlar, ihtiyaçlarını giderirlerdi. Kazım bu meczup hale düştü düşeli dilinden sadece iki kelime duyulmuş, onun başka bir kelam ettiğini ne duyan ne gören olmuştu. Kazım Allah Yar, Allah yar der başka bir şey demezdi. Onu tanıyanlar Allah yar Allah yar derken yaptığı vurgulamadan sevinçli veya kederli olduğunu hemen anlarlardı.
Kazım'ın deliliği hakkında mahallede çeşitli rivayetler dolaşır, özellikle kadınlar bu rivayetleri aktarmaktan ve kendilerince sağlam gördükleri rivayeti kesinmiş gibi öne çıkarmaktan pek bir zevk alırlardı.
Kadınlar arasında tevatür derecesine ulaşmış rivayete göre Kazım gençliğinde çok yakışıklı, kültürlü ve önemli bir kamu kurumunda en üst yönetici olarak çalışıyordu, daha lise çağlarında akrabalarından birinin güzeller güzeli kızına aşık olmuş ama kader onların birleşmesine izin vermemişti. Sevdiği kızla evlenemeyen Kazım bir daha hiçbir kadına bakmamış hayatına hiçbir kadını almamıştı. Sadece işine odaklanmış ve iyi bir kariyer yapmıştı. Makamı mevkisi ve saygınlığı vardı. Derken kader ağlarını o kariyerinin zirvesinde iken örmeye başlamış, kırklı yaşları yeni geçtiği yıllarda ilk aşkı Suzan'ı karşısına çıkarmıştı. Suzan onun gözünde gençlik yılları kadar güzeldi. Hatta şimdi onun daha güzelleşmiş olduğunu görüyordu. Suzan mutsuz bir evlilik yapmış ve uzunca bir süre önce bu mutsuz evliliği noktalamıştı. Yıllar sonra kader onları tekrar bir araya getirmiş, küllenen aşk ateşi tekrar alevlenmiş hatta kor gibi olmuştu.
Adeta kayıp yılları telafi etmek istercesine yeniden birbirlerine sırılsıklam aşık olmuşlar, en kısa sürede hayatlarını birleştirmek üzere hazırlık yapmaya başlamışlardı. Bir mutluluk okyanusunda sonsuzluğa doğru yüzer gibiydiler.
Nikah işlemleri için gerekli evrakları temin etmek üzere yaşadıkları şehirden doğdukları şehre doğru Kazım'ın aracı ile yola çıktılar. İşte ne olduysa orada oldu. Feci bir trafik kazası geçirdiler ve Kazım yaralı olduğu halde Suzan gözlerinin önünde yanarak can verdi. İşte bu acıya dayanamadığı için Kazım aklını yitirmiş, delirmişti. O günden sonra ne makamı ne mevkisi ne saygınlığı hiçbir şeyin bir anlamı kalmamıştı ve hayatı sadece iki kelime olmuştu. Allah yar, Allah yar…
**
Ali Sezai son zamanlarda hızla zenginleşen servetine servet katan genç ve parlak bir girişimci idi. Neredeyse kısa zamanda elde ettiği serveti dillere destan olmuştu. Mahalle ahalisi, onun bu serveti derin ilişkiler kurduğu yerel politikacılar yoluyla elde ettiğine inanır ve öylece aralarında konu edinirlerdi. Lüks bir semtte çok lüks bir villa yaptırdığı ve yakında mahalleden taşınacağı çınaraltı sohbetlerinin ilk gündem maddelerinden biriydi.
Bugün yeni aldığı çok lüks ve pahalı aracı ile küçük meydandaki manavın önüne gelmiş, her halinden taşan kibri ile alışveriş için manava girmişti. Henüz alış verişini yapıp kapıdan çıkıyordu ki, o anda hiç beklenmedik bir şey oldu. Mahallenin şımarık veletlerinin önünden can havliyle kaçan Deli Kazım hızla orada park etmiş lüks araca çarptı. Çarpmanın etkisiyle aracın sol aynası kırıldı. Olan biteni manavın kapısında iken gören Ali Sezai bir anda öfkesinden deliye döndü. Hızla ve hışımla koşarak Deli Kazıma saldırdı. Bir yandan galiz küfürler savuruyor, bir yandan belinden çıkardığı tabancasının kabzası ile Allah yar Kazım'ın kafasına kafasına vuruyordu. Deli Kazım’ın şakağından ve alnından kanlar akmaya başladı. Mahalle esnafı koşup araya girdiler ve Ali Sezai'yi bir nebze sakinleştirdiler.
Ali Sezai'nin derdi büyüktü. Milyonlarca lira vererek aldığı lüks aracının aynası kırılmış, araç orijinalliğini kaybetmişti. Aynanın binlerce lira tutan maliyeti bir yana ayrıca araç büyük bir değer kaybına uğramıştı. Durduk yerde kaybettiği para canını fena halde sıktı, küfürler etmeye devam ediyordu. Ali Sezai için malı neredeyse canı kadar değerliydi ve bu kayıp nedeniyle günlerce huzursuz olacaktı.
**
Aşçı Niyazi Usta Allah yar Kazım'ın yüzünden akan kanları temizledi, bir bardak su içmesini sağladı. Kazım tebessüm ve minnetle Niyazi Usta'ya baktı hiçbir şey olmamış gibi kaygısız, tasasız Allah Yar, Allah Yar diyerek evinin yolunu tuttu.