2000 yılında ÖSS birincileri açıkladığında bütün gözler bir ismin üzerinde toplanmıştı. Konya’nın Çayırbaşı köyünde yaşayan ÖSS Televizyonları olmayan, 7 çocuklu çiftçi bir aileden gelen İnan, gazetelere harmanda çalışırken röportajlar vermiş, Boğaziçi İşletme’ye girdikten sonra ise kendisine burs verme vaadinde bulunanların ortadan kaybolmasından şikayet etmişti. Özel sektörden sonra Tarım Bakanlığı’nda çalışan ve memleketi Konya’daki Konya Şeker’e CEO olarak atanan İnan, artık Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı.
2000 yılında ÖSS birincisi olduğunda Oruç Baba İnan’ın köyüne giden Milliyet’in haberi şöyle:
“Sınav sonuçlarının açıklandığı akşam yola çıktık. Akşam sofralarına konuk olacaktık. Konya yolundan tali yola saptık. “Sülüklü’yü bulun” önce dediler benzin istasyonundan. Yol üzerinde denk geldiğimiz köyler geç saatlere rağmen ayakta. Harman zamanı. Kahvelerin önü kamyon dolu. Anayoldan çıktıktan sonra 2 saat sarsılarak tozlu yollarda ilerledik. 23.00’e doğru “Çayırbaşı” levhasını gördük. Köy yolu “tünellerle” bölünüyor, köye gidince öğrendik ki; kışın su basmasın diye imiş. Köylü gülüyor; “Kışın buraya arabayla giremezsiniz, balçıktır.” Köy yerinde inşaatın dibine gençler sıralanmış saz çalıyorlar. İnan’ın evini sorduk. “Ben Halil” dedi içlerinden biri eve kadar eşlik etti. Yolda söyledikleri anlamlı; “Burada çocuklarını okutan tek kişi Oruç’un babası.”
Gülerek karşıladılar. Evlerinin de gönüllerinin de kapısı açıktı. Hava serinlemişti, çay içip yol yorgunluğunu atarken sohbete başladık.
Yılmaz İnan, Oruç’un babası, 55 yaşında. 32 yıldır Elif İnan ile evli. 7 çocuk babası. İki kızını Mardin ve Balıkesir’de öğretmen okulunda okutmuş. İkisi de Akşehir’de evliler. Askere hazırlanan büyük oğul Abdullah da, Kars’ın Arpaçay ilçesi Tomarlı köyünde öğretmenlik yapıyor. Oruç’un evdeki ablası Hafize liseyi bitirmiş, 165 puan almış sınavdan. Oruç’un iki küçüğü de lisede okuyor. Baban İnan, Oruç için de kışın köyden gitmesi zor diye Akşehir’den ev kiralıyor; “Okutmak için gayret ettik, biz annesiyle evde kaldık.”
Gururlu baba İnan; “Kazanacağını bekliyorduk ama derece beklemiyorduk. Sürpriz oldu. Harman işleriyle uğraşıyorduk. Ablası Akşehir’den haber verdi.”
Oruç araya girdi hemen, “İlk 50 bekliyordum. Dersane ilk 20 diyordu. Sayısalda 4 yanlışım vardı. Sözel hepsi doğru.”
Oruç şimdiden tercihini yapmış; “Hedefte Boğaziçi işletme var. İlerde bürokratlık da olabilir, şirkette yöneticilik de.”
“Günde bir saat çalıştım, çok çalışmadım” diyor Oruç. İlkokulu köyde okuyor, Akşehir Anadolu Lisesi’ni kazanıyor. Ortaokulu Anadolu Lisesi’nde okuduktan sonra Konya Meram Fen Lisesi’nde bir yıl yatılı okuyor; “Lise 1’den beri `Türkiye birincisi olacağım’ derdim. 3 yıl dalga geçtiler. Yatılı okurken duvara ayakkabı boyası ile `birinci olacağım’ yazdım.”
Hedefte Boğaziçi var ama Oruç, İstanbul’a hiç gitmemiş. Başarı öyküsüne imzasını atan Baba İnan’ın söyleyecek çok sözü var:
“Aslında Ankara-İstanbul’u hiç istemiyordum, zor çocuk okutmak. Ama artık durum değişti mücadele edeceğiz. Niyetimiz kesinlikle özel üniversite değil. Gelseler de biz özel üniversite taraftarı değiliz. Devlet üniversitesinde okuyacak. Her şeyden önce azim. İmkanlar sağlandıktan sonra buralardan da çıkıyor. Böyle yerlerden de hedefe ulaşılıyor. Oruç’un durumu Galatasaray’a benziyor. Galatasaray Avrupa’da UEFA kupasında imza attı. Oruç da kırsal kesim olarak üniversite sınavına imza attı.”
Yılmaz İnan, söz ekonomiye gelince başlıyor yakınmaya; “Ekonomiyi düzeltmek sadece bürokrata düşmez. Nereden baksak çarpıklık var. Kiralar bile mark, dolar. Alışamadım dolara, marka. Burada da böyle. Borç alsan markla veriyorlar. Sonra da milliyetçilikten bahsediyorlar. Olmaz.”
İnan, Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenciyken verdiği başka bir röportajda ise ÖSS şampiyonu olunca burs vaat edenlerin vaatlerini tutmamalarından şikayet etmişti:
“Çok sayıda kişi ve kuruluş sınavı kazandığımda bana burs vermek için adeta sıraya girip, burs vereceklerini basına duyurunca, ben de taşralı bir gencin başarısını takdir edip destek çıkıyorlar sanmıştım. Aradan bir süre geçtikten sonra anladım ki, arkamda Konya’da çiftçilik yapan ailemden başka kimsem yokmuş. Boğaziçi gibi bir üniversitede okuyup, kendini iyi bir şekilde yetiştirmek isteyen öğrencinin masraflarını göz önünde bulundurursanız, Konya’da yaşayan ailemden zaman zaman para istememi normal karşılarsınız. Şimdi ise aileme daha fazla yük olmamak için liselerde okuyan öğrencilere Matematik ve Türkçe dersleri veriyorum. Her söylenene inanmasınlar. Öğrenciler kendilerine burs vaadinde bulunan kişi ve kuruluşlardan imzalı belge alsınlar.”
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra Yıldız Holding ve Anadolu Birlik Holding’de çalışan, Turkcell’de ticari pazarlama direktörü olan İnan, 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacak olan Milletvekili Genel Seçimlerinde AK Parti’den Konya Milletvekili Aday Adayı oldu. Aynı yıl Tarım ve Orman Bakanlığı’nda boş bulunan Strateji Başkanlığına getirilmiş, ardından Konya Şeker’e CEO olarak atanmıştı.
İnan, artık Sanayi ve Teknoloji Bakan yardımcısı
İnan’ın hikayesi TRT’de de bir programda anlatılmıştı. İnan, programda “İlk geldiğimde İstanbul beni çok boğmuştu. Geçen sene içimden ‘Bekle beni İstanbul’ şarkısını çok söylerdim. İstanbul beni bekliyor muydu bilmiyorum ama ben ona kendimi zihnen hazırlamıştım” diye konuşmuştu.
İnan, siyasete bakış açısı için de “Hiçbir siyasi lider, hiçbir siyasi parti benim beynimi kapsayacak güçte olmamalı. Ben beynimle hepsini çerçeveleyecek bir potansiyelde olmalıyım. Hiçbir siyasi liderin görüşleri benim beynimi sınırlayamamalı” demişti.