BİR ANNENİN FERYADI- Abdurrahman KUTLU- Yeni Meram Gazetesi
Ülke olarak annelerin gözyaşlarını bir türlü dindiremiyoruz. Sanki gittikçe de artıyor gibi. Genç kadın cinayetleri, kaybolan çocuklar, cinayetlere kurban giden çocuklar, tacize uğrayan çocuklar gibi hadiseler anneleri ve aileleri derinden üzen, gözyaşlarına sebep olan hadiselerdendir. Bu elim hadiseler, sadece annelerin,ailelelerin gözyaşlarıyla kalmıyor, bütün toplumu etkiliyor. Küçük Narin cinayetinde halkımız gelişmeleri günlerce yakından takip etmiş, herkesin ruhsal yapısını etkilemiştir.
Böyle bir acı haber geçtiğimiz hafta İstanbul’dan geldi. Ümraniye'de 22 Eylül 2024 tarihinde saat 23.00 sıralarında çeşitli suçlardan 26 adet suç kaydı bulunan Yunus Emre Geçti (19) isimli şahıs, motorsiklet hırsızlığı sebebiyle polis ekipleri tarafından gözaltına alındığı esnada bir polis memurunun silahını alarak polislere ve etrafa ateş açtı. Polis memurlarının da karşılık vermesiyle çıkan çatışmada ağır yaralanan polis memuru Şeyda Yılmaz (27), kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Haliyle genç bir polisimizin görev başında, uyuşturucu kullanan bir genç tarafından şehit edilmesi bütün ülkeyi yasa boğdu ve birçok konuyu ülke gündemine getirdi.
19 yaşındaki katil zanlısının annesinin feryatları, özellikle uyuşturucu tehlikesi /belası ile karşıya bulunan çocuklar ve gençler yönünden ailelere ders niteliğindeydi. Sorumlulara ve topluma birçok şeyi hatırlatıyor, çocuğunda çaresiz kaldığını belirtiyordu. Devlet yetkililerine, topluma sanki, bugün benim çocuğuma, yarın sizin çocuğunuza, tedbirinizi alın,önleyin bunları der gibiydi. Gözü yaşlı anne Pınar Geçti, "Ben çocuğumun bu kadar kötü olmasını ister miyim? Çocuğumun yerini söyledim, buldurdum. 26 suçtan benim çocuğumun kaydı varsa niye devlet bunu almadı? Niye devlet bunu götürmedi? Niye düne kadar elini kolunu salladı" ifadelerini kullandı.
"DEVLETE O KADAR YALVARDIM"
Acılı anne açıklamasının devamında "O kadar ben devlete yalvardım. O kadar karakollara gittim. Oralarda her şeyi söyledim". "Bu çocuk madde bağımlısı, bu çocuk madde satıyor, bu çocuk madde kullanıyor. Bunların hepsini söyledim ben. Çocuğumun ben yerini söyledim, buldurdum. Çocuğunun kalkıp da polisimizi şehit etmesini hiçbir anne baba istemez. Ben gerçekten çok üzgünüm" şeklinde konuştu.
Anne Pınar Geçti "Anne baba çocuğunun o halde olmasını ister mi? Bakın ben de bacağımdan yaralıyım. Allah rahmet eylesin. Benim canım yandı. Gerçekten polisimiz öleceğine ben ölseydim. Ben kurşunlara gelseydim keşke. Ama şunu söyleyeyim. Yapacak bir şeyim varsa gelsinler. Twitterlarda, sosyal medyalarda, 'yok nasıl bir anne, nasıl bir babasınız'. Allah'ınızı seviyorsanız, devletime sesleniyorum, ben çocuğumun bu kadar kötü olmasını ister miyim? Ben bir anneyim, bir babayım. Yaralandım. Bunu gidin, söyleyin herkese. 26 suçtan benim çocuğumun kaydı varsa niye devlet bunu almadı? Niye devlet bunu götürmedi? Niye düne kadar elini kolunu salladı" ifadelerine yer verdi.
Bu ve benzeri feryatların Mecliste, Devletin Emniyet ve Yargı Kurumları başta olmak üzere, diğer ilgili birimlerinde, toplumda , ailelelerde , önleyici tedbirler alınması yönünden karşılık bulacağına şüphe yok. Bulmazsa, bu tür acılar yaşanır durur. Hem de artarak. Devletin görevlerinin başında “ halkın güvenliğini “ sağlamak gelir.