DİĞER KATEGORİLER

BİLMEDEN ETMEDEN KARAR VERMEK!

BİLMEDEN ETMEDEN KARAR VERMEK!- Muhammet Gümüş- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Günlük yaşantımızda o kadar çok olayla karşı karşıya geliyoruz ki, bunların hangi kar hangisi zarar bilip bilmeden hareket edebiliyoruz.
Özellikle gördüğümüz, duyduğumuz, dokunduğumuz veya okuduğumuz birçok şeyde doğru yanlış, önemli önemsiz sağlaması yapmadan direkt sonuca gidebiliyoruz. Bu da tabii ki zaman içinde başımıza bin bir sorunlar çıkartabiliyor.
Bununla alakalı yapılan bir deneyi alıntılayarak sizinle paylaşmak istiyorum:
“Amerika’da Greater Idaho Falls bilim fuarında bir lise öğrencisi yöre insanlarını hazırladığı projeyi imzalamaya davet etti. Delikanlı ''dihydrogen monokside'' adlı maddenin kullanımının tümüyle yasaklanmasını, mümkün olmadığı takdirde çok sıkı kontrolünü istiyordu.
Maddenin zararlarını duvara astığı afişle sıralıyordu:
1- Yoğun terlemelere ve kusmalara sebep olabilir,
2- Doğaya büyük zararlar veren asit yağmurlarının ana unsurudur,
3- Gaz haline geçmiş hali, çok ciddi yanıklara sebep olabilir,
4- Kazara solunması, ciğerlere dolması ölüme yol açabilir,
5- Erozyona yol açar,
6- Otomobil frenlerini etkinliğini azaltır,
7- Ölümcül kanser hücrelerinin hepsinde bulunmuştur.
Bir saat içinde 50 bilim fuarı meraklısı insan, delikanlının kampanya açtığı standı ziyaret etti.
Sonuç; 43 kişi destekledi 6 kişi kararsız kaldı.
Sadece 1 kişi ise yasaklanması istenen "dihydrojen monokside" adlı maddenin, hayatımızın vazgeçilmez yaşam kaynağı olan ‘SU’ olduğunu söyledi.
İşte bakın günümüzde bu ve buna benzer o kadar çok örnekler var ki, bunları tek tek anlatmakla bitmez. En basitinden aracınızı servise verirken veya yeni bir ürün alırken veya bankacılık işlemlerinde vs. diye çoğaltabiliriz bu örnekleri.
Özellikle imzaladığınız sözleşmenin içeriğini okumadan, bilmeden etmeden attığınız imza başınıza büyük işler açıyor. O nedenle vaktinizi ayırıp okumak ve ona göre imzalamak elbette menfaatinize olacaktır.
Ancak toplum olarak bu tür olaylara karşı ilgisizlik seviyemiz ivmesini yitirmedi. Durum böyle olunca da fırsatçılar hadlerini aştıkça aşmaya devam etti.
Bu olay aslında hayatımızın her alanı için böyle. Özellikle yazılı değil sözlü ifadelerde de bu geçerli. Bir haber alındığında veya söylendiğinde hemen karar verip yorum yapabiliyoruz. Araştırma soruşturma yok. Duyulanın ötesinde söyleyenin de güvenirliliği etki ediyor haliyle. Ancak söyleyenin de yanlış bilgi sahibi olabileceği ihtimali hiç akıllara gelmiyor. Geçenlerde yaşadığım bir olay bunun açık örneği oldu aslında.
Bir ortamda konuşmacılardan biri, dini konular üzerine yorum yaparken Asrı Saadet dönemine ithafen bir olaydan bahsetti. Dolayısıyla yorumunu o olay üzerinden yaparak bugün toplumun bildiği doğrunun aslında yanlış olduğunu vurguladı.
Haliyle Asrı Saadet dönemindeki olayın detayı konusunda biraz araştırma yapınca da anlatılandan çok daha farklı olduğu ortaya çıktı.
Bugün sosyal medyada paylaşılan bilgiler, hadisler, ayetler güncel anlatımlara bakıldığında aslından çok daha farklı çıkabiliyor. O nedenle siz siz olun, her duyduğunuza inanmayın. Doğruluğunu bilmeden paylaştığınız birçok şey, sizi ve size güvenen inanan insanları yanlışa sevk ediyor.
Doğruların çoğunlukta olduğu bir yaşantı ve yanlışların doğrularla yer değiştiği bir hayat dileği ile, kalın sağlıcakla.