DİĞER KATEGORİLER

BERAT GECESİNİN GÖLGESİNDE

BERAT GECESİNİN GÖLGESİNDE- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Üzerimize Berat gecesinin gölgesinin düştüğü şu günlerde bir yanımız sevinçle dolarken bir yanımıza hüzün çöktü. Acaba hakkını verebildik mi?
Hepimizin bildiği üzere mübarek geceler olarak da adlandırılan kandil geceleri sırasıyla; Regaip, Miraç, Beraat, Kadir gecesi ve Mevlit Kandilidir.
Regaip kandiliyle Mevlit Kandili arasında 9 ay 10 gün olduğunu biliyor muydunuz? Kâinatta her şeyin bir hikmeti var hakikaten. Duyunca çok şaşırdım!
Her kandil, bir bilinç durumuna ışık tutar ve insanın aydınlanma sürecini anlatır. İnsanın dünyaya gelişiyle, manevi uyanışı arasında çok benzerlikler vardır.
Çokça tartışılan bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Aslında Kuran’da Kadir gecesi dışında bahsedilen bir gece yoktur. Kandiller, din alimlerinin insanları manevi uyanışa hazırlamak maksadıyla oluşturdukları bir anlatım şeklidir.
Kimileri hâlâ kandil yok dese de önemli olan herkesin o gün ve gecesinde secdeyle duayla geçirmesi. Ve o kadar çok insanın pozitif momentumda toplandığını düşünürsek, neden bundan istifade edenlerden olmayalım?
3 aylar meselesinde biz de bir gevşeklik var. Peygamberimizin SAV ve sahabelerin dikkat kestiği kadar dikkat kesemiyoruz. Biz hazırlık deyince ‘yazalım iki süslü laf, dua paylaşalım’ miss gibi hazırlanıyoruz işte. O işler öyle olmuyor işte.
İçimizi imar etmeden dışımızı süslüyoruz. Gündemimiz hep seküler olmuş, kalplerimiz ölmüş farkında mıyız? Kıyamet, sur, mahşer, hesap, ahiret kavramları literatürümüzden çıktı nerdeyse! Hele bu konularda gençlerle sohbet etmek ne mümkün! Bizim dışımız ayrı içimiz ayrı. Rabbim idrak etmeyi nasip eylesin cümlemize. Âmin.
Biz aklımızla da doğruyu bulabilirdik! Rotamız şaştı, ruhumuz doğru kaynaktan beslenmeyince sakat kaldı. Bugün ruhlarımızı parayla, makamla, güçle beslemeye çalıştık. Sonuç; doyumsuz nefsimizin elinde esir kaldık. ‘Ya Rabbi oradan oraya yaprak gibi savrulan ruhlarımızı sen dinginleştir. Ey kalpleri evirip, çeviren Allah’ım. Kalplerimizi senin dinin üzerine sabit kıl.’
Maalesef günümüz insanı, sokaklarda, caddelerde, tren garlarında, eğlence mekânlarında ve hatta tatil yerlerinde dahî sâkin bir rûh hâli içinde duygularını hissederek yaşamak yerine, hayatı ve etrafındakileri hissetmemek için âdeta ciddî bir çaba sarf ediyor olması, günümüz insanının ruhunda yaşadığı acıların ne denli yoğun olduğunu da gözler önüne sermektedir. Bu, acılar içinde kıvranırken ruhundaki sıkıntıları hissettirmemek ve bunu da bir sanat hâline getirmiş olmak, ne kadar da dramatiktir.
Düşünebiliyor musunuz? Rahmetin sağanak sağanak yağdığı bu ayda günahlarımızı sıfırlıyoruz. Bu inanılmaz bir ikram. Bunun için kalbimizi temizlemekten başlayabiliriz. Çünkü kalp temizlenirse dile yansır. Sahabeler özellikle helâlleşirlermiş. Zikir, fikir, şükür zamanı.
Biz hanımlar kırk gün konuşmasak erenlerden oluruz sanırım. Özellikle dilimize hâkim olduğumuz günler olur inşallah. Kur-an ile meşguliyetimiz telefonla meşguliyetimiz gibi olursa kurtuluşa erenlerden oluruz muhtemelen.
Üç aylar, tıpkı anne karnındaki bir bebeğin oluşum sürecinin ilk üç ayını anlatır niteliktedir adeta. İnsanın bedensel doğumu ile manevi uyanışı aynı süreçten geçiyor bir anlamda. Manada yaşanan her şeyin mutlaka bir delili var dış dünyada da.
Bu arada şuraya önemli bir bilgi iliştireyim. Berat’, Osmanlı Devleti’nde Padişah tarafından verilen rütbe, nişan ya da imtiyaz belgesine denirmiş. Arapça kökenli ‘Beraat’ kelimesi aklanmak anlamına geliyor. Bizim için de ‘Berat gecesi’ Mevlamız’dan, aklanmaya dair bir nişan, bir rütbe umduğumuz, bunun için dualarla, niyazlarla O ‘Gani’ Sultan’a yöneldiğimiz gecelerden, güzel bir gecedir. Rütbe lafını kullar arasında bir derece anlamında değil, gönlümüzün aklanmak suretiyle O’nun ‘Nur’ tecellisine mazhar olabilmesinin ifadesi olarak kullanıyorum. Çünkü kalbinde bir hardal tanesi kadar bile kibir olan kimse O’nun pak ‘Cemal’ini nasıl umsun?
BERAAT KANDİLİ; Günahların af olduğu tövbelerin kabul olduğu ve hesabın kitabın bittiği kandil olarak bilinir.
Hakikati ise, tevhid anlayışını idrak ederek miracını yaşayan kişinin nefsini arındırması sonucu yüklerinden kurtulması ve özgürleşmesidir. Rabb’im hakkıyla idrak etmeyi nasip eylesin.