DİĞER KATEGORİLER

AKŞENER NE DEMEK İSTİYOR?

AKŞENER NE DEMEK İSTİYOR?- Mustafa KAPLAN- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Meral Akşener haddi olmayarak Sultan 2. Abdülhamit’e ve devrine dil uzattı. Sultan 2.Abdülhamit ve devrine bir bakalım. 1876 yılında tahta çıkmıştır. Kendisinden önce amcası Sultan Aziz şehit edilmiş, ağabeyi 5. Murat ise psikolojik rahatsızlığı nedeni ile tahtan indirilmişti. Böylesi puslu bir ortamda padişah olmuş, Meşruti idareye geçmiş, seçim yaptırmış, millet meclisini de açmıştı. Toplanan mecliste 90 Müslüman, 55’te Müslüman olmayan vekil vardı. Müslüman vekillerin yarıdan fazlası da Batı kültürü ile yetişmiş milletin değerlerine yabancı kimselerdi. Çalışmalar böyle devam ederken, 1877’de Mithat Paşanın bir oldu bittisi sonucu Osmanlı Rus savaşı çıktı. Ruslar İstanbul Yeşilköy’e kadar geldi. İngiltere’nin araya girmesi ile Ayastefanos arkasından Berlin antlaşmaları ile çok az bir toprak kaybı ile sulh yapıldı. Mecliste bulunan Müslüman olmayan vekiller Osmanlı içindeki mensubu olduğu milletlerin bağımsız olmasını istiyor, Mithat Paşada sanki padişah gibi davranıyor, içki meclislerinde kafayı bulduktan sonra: ‘Ya bu devletin adı ali Osman olacağına ali Mithat olsun’ bile diyordu. Padişahın Mithat Paşa ve ekibine, meclise güveni kalmamıştı. Meclisi tatil etti, Mithat Paşayı da sürgüne gönderdi. 33 yıl Osmanlıyı hiç toprak kaybetmeden yönetti. Yönetiminde İslamı ön plana çıkardı, Müslüman unsurlara ümmet bilincini ve tüm topluma Osmanlılığı aşıladı. İslam olmayan halklara da her türlü haklarını verdi. Ülkeyi teslim aldığında ülke borca battı. İflasını ilan etme noktasında idi. Alacaklılarla faizleri silme karşılığında ana parayı ödemek için bazı maddelerin gelirlerini onlara bıraktı. İktidarının sonunda borçların önemli bir bölümünü ödemişti. Diğer yandan ülkenin her yanında yatırımlar yaparak ülkeyi kalkındırdı. Eğitime ve sağlığa büyük önem verdi. Yüksek okullar, liseler ve ortaokullar açtı. Avrupa’ya örgenciler gönderdi. Ancak gönderdiği örgencilerin çoğunluğu, Osmanlı ve Abdülhamit düşmanı oldular. Bu karşıtlar kurulan İttihat ve Terakki isimli bir partide toplandılar. Bu partiyi Masonlar ve Siyonistler yönetiyor ve finanse ediyorlardı. Zira Abdülhamit Masonlarla ve Siyonistlerle amansız mücadele ediyordu. Siyonist Yahudiler Filistin’i devlet kurmak için tüm Osmanlı borçlarını ödemek kaydı ile istediklerinde vermemişti. 1908 yılında İttihat ve Terakki Selanik’te çoğunluğu Müslüman olmayanlardan oluşan bir ordu ile İstanbul’a geldi. Meşrutiyetin tekrar açılmasını istedi. Padişah bunu kabul etti. Meclis yeniden açıldı. Bir yıl sonra 1909’da bu meclisin aldığı bir kararla padişah tahtan indirildi. Selanik’te bir Yahudinin köşküne sürgün edildi. Tahtan indirme kararını padişaha bildirmek için gelen heyette bir tane Türk yoktu. Abdülhamit tahtan indirildikten sonra: ‘Benden sonra bu ülkeyi 10 yıl yönetsinler 100 yıl yönettik desinler’ demiştir. Maalesef iktidar olan İttihat ve Terakki Partisi 9 yıl sonra Adriyatik’ten Hint Okyanusuna kadar uzanan Osmanlı ülkesini parçalamıştır. Milletimiz Anadolu’ya hapis edilmiştir. Hatta 1. Dünya Savaşından sonra Anadolu da işgal edildi. Milli Mücadelemiz sayesinde Anadolu’yu kurtarabildik. Bu tarihi süreci bildiğini zannettiğimiz tarihçi Akşener’in Batılıların ve İttihat ve Terakkinin ağzı ile istibdatçı yani baskıcı deme cüretini göstermesi birilerine selam çakan bir aymazlıktır. Kendini milliyetçi olarak lanse eden ancak söz ve eylemleri hiç Milliyetçilikle bağdaşmayan siyasi çizgisi de zikzaklarla dolu bu kadının maalesef umut olarak gösterilmesi düşündürücüdür. Harekat ordusu kalkışmasını, Erdoğan’ı düşürmek için yapılan gezi kalkışmasına benzeterek her ikisini de kutsayan Akşener’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı istibdatçı ilan edip Abdülhamit’e benzetmesi de yalancılığın ta kendisidir. Zira Erdoğan kesinlikle baskıcı degildir. Erdoğan iktidardan giderse Abdülhamit’ten sonra Osmanlının dağıtıldığı gibi ülkemizin de bölünme ihtimali yüksektir. ABD ve AB basınında ülkemizin bölünme haritaları yayımlanmaktadır. 6’lı masayı destekleyen HDP’nin görevi de budur.