Ahlakta ve İnançta istikamet- Hüseyin TOPTAŞ- Yeni Meram Gazetesi
İslam ahlakı, itikat ve amelden mülhem olduğu için her üçü birbirinin tamamlayıcısı gibidir. Dolayısıyla ahlakı, itikat ve muamelattan ayırmak mümkün değildir. Hatta ibadet, muamelat ve ukûbatı cem eden fıkıh ilmi, İslam ahlakına giydirilen müeyyideden ibaret kabul edilmiştir.
İstikamette olma konusu sahabe-i kiramı da düşündürmüştür. Mesela Sahih-i Müslim’de geçen bir rivayette sahabeden Süfyan b. Abdullah, Rasulüllah’a (sav) gelerek, “Ya Rasulallah (sav) bana İslam'la ilgili öyle bir şey söyle ki bundan sonra senden başka hiç kimseye bir şey sormayayım.” dedi. Rasulüllah (sav), “Allah’a iman ettim de, sonra dosdoğru ol.” buyurdu. (Müslim)
Müslümanın itikadi, ameli, ahlaki konularda istikamet üzere olması İslam’ın ana hedefidir.
Genel olarak Müslümanların itikadı sağlam olsa da itikatta istikameti bozan bazı hususlar söz konusu olabilmektedir. Mesela çağımızda insanların yanlış söylemlere inanıp meyletmesi bunlardan biridir. İnsanın günlük hayatındaki geçimini temin vazifesinden tutun, yaptığı her işte istikamet üzere olmasının ve hududullahı aşmadan adalet ve hakkaniyet üzere devam etmesinin zorlukları ferdi ve toplumsal hayatımızda kendini göstermektedir.
İnançta istikamet
İstikametin öncelikle tevhit inancımızda olması gerektiğine Rasulüllah’ın peygamberliğinin ilk yıllarında yaşadığı şu örnekte de açıkça şahit olmaktayız. Tevhit yolunda sadece Allah’a güvenen Peygamberimiz sevgili amcasına şu tarihî cevabı verdi: “Ey amca! Allah’a yemin ederim ki bu dini terk etmem için sağ elime güneşi, sol elime ayı verseler, Allah onu üstün kılana ya da ben bu uğurda helak olana kadar bu dinden vazgeçmem.” demiştir.
Allah Rasulü’nün yegâne hedefi önce Allah ile kulları arasında tevhidi yerleştirmek, sonra da inananlar arasında vahdeti yani birliği gerçekleştirmekti. Bunun için de çevresindekileri şirk, küfür ve cahiliye zihniyetinden kurtarması gerekmekteydi. Yol artık ataların âdet ve gelenek yolu değil tevhit esaslı (Erul, Bünyamin, Hz. Peygamber Tevhid ve Vahdet, Ankara DİB Yay., 2016, s. 33-47.)
Gazzâlî, “İstikametin zorluğundan dolayı her mümin kulun günde on yedi defa (beş vakit namazın farzlarında), ‘Bizi sırât-ı müstakîme ilet!’ (Fâtiha 6) diyerek dua etmesi gerektiği ifade edilmiştir” (İḥyâ).
“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece kesinlikle yolunuzu şaşırmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve peygamberinin sünneti.” (Muvatta’)
İstikametini muhafaza eden kullardan olmamız temennisi ile...