Ahiret hayatında ebedi saadeti elde etmenin formülü Kur’an’da-Hüseyin TOPTAŞ-Yeni Meram Gazetesi
Allah (cc) buyuruyor:
“Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.” (Nisa 4/136)
“Ahirete inanmayanlara gelince, onlar için de elemli bir azap hazırlamışızdır.”( İsra 17/10)
“Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.” (Bakara 2/4)
Ahiret inancı İslâm akaidinin üç ana esasından (Allah, peygamber, âhiret) birini teşkil eder. Öldükten sonra dirilmeye, mahşere, hesaba, hesap neticesinde cennet veya cehennem ile amellerinin değerlendirileceği ahiret gününe iman etmek, dinimizin temel esaslarından biridir.
“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır.” (Mülk 67/2) “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zariyat 51/56)
Rabbimiz, insanların bir yaratılış amacının olduğunu, amelleri ile de imtihan edilerek neticesinde mükâfat veya ceza göreceğini bildirmiştir.
Ölüm, bir yok oluş değil sonlu hayattan sonsuz hayata başlangıçtır. Ölüm, fani hayattan ebedi âleme geçiş için bir vasıtadır. Kişinin bu dünyaya gözlerini açarken ailesini, coğrafyasını seçme şansı yoktur ama dünyaya geldiği, akil baliğ olarak sorumlulukları başladığı andan itibaren yaptıklarından yapması gerektiği halde yapmadıklarına, söylediklerinden söylemediklerine varıncaya kadar tüm eylemlerinden fillilerinden, sözlerinden sorumludur.
Dünya Hayatı
Kur’an dünya hayatını “oyun ve eğlence”den ibaret olan geçici bir hayat olarak tasvir ederken asıl hayatın, ebedi olan hayatın ahiret hayatı olduğunu belirtir. Kişiden ebedi hayata yatırım yapacak amellerde bulunmasını ister.
“Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” (Ankebût 64)
"Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı ancak (geçici) bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedi olarak kalınacak yerdir."( Mü’min 39)
“Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir.” (Hadîd 57/20).
Bununla birlikte İslâmiyet dünyadan el etek çekmeyi hiçbir zaman istememiştir. İnsan ahirete hazırlanırken dünya nimetlerinden nasip almayı da unutmamalıdır. Önemli olan, dünyanın cazibesine kapılıp âhiret saadetini ihmal etmemektir.
"Allah'ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah bozguncuları sevmez." (Kasas 28/77)
“Allah rızkı dilediğine bol verir, (dilediğine de) kısar. Onlar ise dünya hayatı ile sevinmektedirler. Hâlbuki dünya hayatı, ahiretin yanında çok az bir yararlanmadan ibarettir.” (er-Ra‘d 13/26).
Dünya nimetlerinin hemen ele geçirilmesi, nefsin oyun ve eğlenceye meyilli olması iman zafiyetiyle bir araya gelince ebedi olan ahiret hayatı unutulmaktadır. Dünyalık bir mekâna sahip olmak için tüm kazancını sarfeden insanoğlu bedavadan kazanacağı, emrinde hizmetçilerinin de olacağı, canının çektiği her şeye sahip olacağı cennet sarayları için her ne hikmetse yatırım yapmaktan kaçınmaktadır. Dünya ve ahiret saadetini elde etmenin yolu Rabbimizin bildirdiği iman esaslarına inanmak ve hayatını imanının gereklerine göre tanzim etmekten geçer.