Türkiye’de Alzheimer hastas sayısının nüfusun yaşlanması ile son 20 yılda arttığını söyleyen Nöroloji uzmanı Doç. Dr. Osman Özgür Yalın, “Alzheimer hastalığındaki bu artışın sebebi dünya nüfusunun hızla yaşlanmasıdır. Hastalık özellikle 60 yaş sonrasında giderek artan bir sıklıkta ortaya çıkmakta, 60 yaş üstü nüfusta yüzde 5 olan sıklığı, 70’li yaşlarda yüzde 15 ve 80 yaş üstünde yüzde 30 üzerine çıkmaktadır. Yani 80 yaş üstü yaşayan her üç kişiden biri Alzheimer hastalığına yakalanmaktadır” dedi.
Beyin fonksiyonlarımızın birden fazlasının yavaş, ilerleyici bir şekilde bozulmasını ‘demans’ şeklinde tanımlayan Medicana Ataköy Hastanesi Nöroloji Bölümü uzmanlarından Doç. Dr. Osman Özgür Yalın, “Demans kelimesi Türkçeye bunama olarak çevrilebilir. Demans diyebilmemiz için beynimizin kazanılmış fonksiyonlarının sonradan yitirilmesi ve ilerleyici bir hastalık olması gereklidir” diye konuştu. Demans hastalarının yüzde 70’den çoğunu Alzheimer hastalarının oluşturduğunu ifade eden Doç. Dr. Yalın, “Başka bir ifade ile Alzheimer hastalığı pek çok demans sebebi hastalıktan sadece biridir. Tüm demans sebeplerinin en sık gözlenenidir ve bazı özellikleri ile diğer demans sebebi hastalıklardan ayırt edilebilmektedir” ifadelerini kullandı.
“HASTALIĞIN BELİRTİLERİ DE YILLAR İÇERİSİNDE İLERLEYİCİ BİR FONKSİYON KAYBI İLE SEYRETMEKTEDİR”
Alzheimer hastalığında beyinde ortaya çıkan sorun hücre içi ve hücre dışında biriken bazı proteinler yüzünden beyin dokusunda yaşanan hücre -nöron)- kaybı olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Yalın, “Hücre dışında, yani hücreler arası boşlukta amiloid plaklar ve hücre içinde nörofibriler yumaklar oluşmaktadır. Bu birikim giderek artarak hücre kaybı ve beyin küçülmesi ile sonuçlanır. İşte bu yüzden hastalığın belirtileri de yıllar içerisinde ilerleyici bir fonksiyon kaybı ile seyretmektedir” dedi.
“YENİ BİLGİLERİN YANINDA YILLAR İÇERİSİNDE ESKİ BİLGİLER DE UNUTULMAYA BAŞLANIR”
Alzheimer hastalığının ilk açık belirtisinin unutkanlık olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yalın, “Aslında bu bilinen şeylerin unutulmasından önce ilk olarak bir öğrenme güçlüğü şeklinde başlar. Hastalar bu durumu çoğu zaman fark etmezler ve kabul etmezler. ‘Benim bir şeyim yok. Zorla getirdiler. Israr ettiler’ derler. Unutkanlık şikâyeti zamanla artar. Yeni bilgilerin yanında yıllar içerisinde eski bilgiler de unutulmaya başlanır. Erken evrede hastalar günlük işlerini ve yaşam aktivitelerini kendileri yapabiliyorken, yıllar geçtikçe desteğe ihtiyaç duyarlar. Seyir çoğu hastada her 3-5 yıl içerisinde bir evre ilerleme eğilimindedir. Bir ölçeğe göre hastaları erken evre, orta evre, orta-ileri ve ileri evre olmak üzere 4 evrede değerlendiriyoruz. Orta evreden itibaren muhakeme yeteneği bozulmaktadır. Kaybolma, kıyafet giymekte zorlanma, uzak tanıdıkların unutulması orta evrenin özellikleridir. Bu sırada sıklıkla tabloya uykusuzluk, gece uykularının bölünmesi, davranış problemleri, ilgi kaybı, bazen sinirlilik, gerginlik, hayaller görme gibi belirtiler eklenir. Bazen davranışsal belirtiler ön plandadır ve bunlar esas bakıcı yükünü artıran faktörler halini alabilir. Orta evreden sonra günlük yaşam aktiviteleri giderek ilerleyici bir şekilde bozulur. Son evrede hasta konuşamaz, yemek yiyemez, idrar ve gaita kontrolünü kaybetmiş, yürüyemez yatağa bağımlı hale gelir” diye konuştu.
“İlk tanıdan itibaren ilaç tedavisi başlanması önemlidir”
Doç. Dr. Yalın, sözlerini şöyle tamamladı:
“İlk tanıdan itibaren ilaç tedavisi başlanması önemlidir. Hastalığın kesin bir çözümü yoktur ama ilaç tedavileri ile süreç yavaşlatılabilir. Hastalığın tanısından itibaren nöroloji takibi pek çok açıdan gereklidir. Tedavide hastalığı yavaşlatıcı ilaçların orta düzeyde ama kesin bir etkisi vardır. Davranışsal belirtiler için ilaç kullanmak gerekebilmektedir. Hekim önerileri hastalığın her aşamasında değerli ve yol gösterici olması açısından da gereklidir.”