15 Temmuz'u Nefretle Anarken

Bir acıdır ki yüreğimizden çıkmıyor. Daha da uzun yıllar çıkmayacak. Zira 15 Temmuz aynı zamanda bir Demokrasi ayıbı olarak belleklere kazındı. Demokrasi ayıbı diyoruz. Gerçek anlamda Demokrasisi olan ülkelerde ne 15 Temmuzlar, ne 12 Eylüller ve nede 27 Mayıslar asla olmaz ve olamazdı. İstiklal savaşımızı verirken, içimizdeki hainler adeta tere yağından kıl çeker gibi temizlenip, Kutsal savaşımız Yüce yaratanın izniyle kazanıldı. Kurulan Devletin adına da Türkiye Cumhuriyeti diye adı kondu. Bu Cumhuriyet ki ayakta kalma ilkelerini koyarken, Cumhuriyete muarız şer odakları bir bir temizlenip inanç ve iman gücü hakim kılındı. Tekke ve zaviyeler öncelikle kapatılırken, hukukundan idaresine, eğitiminden ordusuna tüm yeniliklerin temelleri teker, teker atılıp, korunup kollanmalarının özüne Demokrasileri olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığı ilkeleri getirilip, Yüce İslam Dininin mevcudiyeti gelenek ve göreneklerimizin hakim kılındığı bir devlet, dünya islam alemine örnek temeller üzerine inşa edildi. Öylesi bir Devlet ki içindeki ve dışındaki düşmanlarının saldırıları yanın da dimdik ayakta kaldı. Bir tekke ve zaviye bozuntusu FETÖ de hortlayıp çıkarken, onu ayakları altında ezen Mümtaz Türk Devleti, Ulu Önder ATATÜRK ve Silah Arkadaşlarının özenle kurduğu Bu Cumhuriyete İlelebet yaşatacağının bir sınavını daha verdi. Bu öylesi bir sınavdır ki, bu bir Ulviyet Meşalesidir ve ebediyete kadar bu meşalenin yanacağının kanıtı da bu Cumhuriyetin içinde muhafaza edilmektedir. Varsın İçimizden, dışımızdan ha bire vursunlar… Sömel ve temelleri Atatürk İlkeleri ile yoğrulmuş Cumhuriyetimiz, tüm belaların üstesinden gelecek güçte olup, 15 Temmuz FETÖ Belası tekke ve zaviyesi de damla damla eriyip, şu bizim Kubilayımızı şehit eden Derviş Mehmet ve arkadaşları gibi, adları emareleri  silinip yok olacaklardır. Tarihin derinliğine baktığımızda, dünya insanlık alemine ilahi bir din olarak gönderilen İslam Dininin Yüce Peygamberinin Rahmani- Rahime gitmesinden sonra hortlayan İslam karşıtlarının, bu Yüce Dine zarar vermeleri bir acı bir gerçek gelişme olarak günümüz dünyasına değin gelmesinin talihsizliği de dahili ve harici düşmanlarından ARINAN Türkiye Cumhuriyeti de görmektedir ve görecektir. Ne var ki; dört halifeden üçünün katledilmesine önlem alamayan İslam toplumu gibi bizim ülkemiz de Milli İstihbaratı ile bu FETÖ belasının varlığını istihbaratını yapamayan, Milli İstihbaratımızın ‘Bin Nasihatten Bir Müsibet Evladır’ ata sözümüz örneği, bundan böyle kıla kırk hassasiyetle görevlerini yapıp, Cumhuriyetimize düşman odakların doğmadan itlafları ile bu ülke ve geleceğine demokrasi dışı şer güçlerin musallat olmalarının önlenmesi ve temizlik yapma mecburiyetine, gidilmesi şaşmaz görevimiz olmalıdır. 15 Temmuzu nefretle anarken böylesi bir temizliğin günahsız kurbanlarının da olmaması ve minimize edilmelerinin sağlanarak, gerçek demokrasinin bu ülke insanına sunulması da keza görevimiz olmalıdır. Şanlı ordumuzun kudret ve kuvvetini yüceler yücesine çıkarmakta, düşmanlarımıza galebe çalmanın olmazsa olmazıdır. Kahraman polis teşkilatımızın da bu ülkenin varlığına düşman kesileceklere gerekli dersi vermek için istihbarı bilgilerle donanımlı olmaları, bundan böyle gelecek şer güçlerinin asla palazlanmalarına meydan verilmemek üzere Cumhuriyet ilkeleri ile mücehhez bir güç olmalarına özen gösterilmesi de ulusal görevimiz olmalıdır. 15 Temmuzun yıl dönümünde, Türk Adaletinin gerçek anlamda çalıştırılarak varsa kader mahkumlarının da hürriyetlerine kavuşmalarının vicdan borcumuz olduğunu dile getirip, ilgililere kolaylıklar dileriz…