NEREDE BİZİM DEĞERLERİMİZ?- Mustafa KAPLAN-Yeni Meram Gazetesi
Aile bir milletin temel taşıdır. Ailenin bozulması ile millette bozulur. Aileyi ayakta tutan ise o toplumun maddi ve manevi değerleri yani kültürüdür. Türk aile yapısı İslam değerler ile -bu değerlere aykırı olmayan onlarla çelişmeyen- Türk töresi değerleridir. Yüz yıllarca sürüp gelen bu değerler 18. yy itibari ile başta masonlar olmak üzere milletimizin muarızları tarafından erozyona uğratmaya başlatılmış, bu erozyon 20. yy da zirveye ulaşmıştır. Bizi biz yapan değerlerimiz itibarsızlaştırılmış; batılılaşma, modernleşme saçmalıkları ile batası Batı’nın aşağılık değerleri rehber edinilmiştir. Bu gelişmeler sosyal bünyemizde, kültürümüzde büyük yaralar açmıştır. Açmaya da devam ediyor.
Batılı değerleri bünyemize aldığımız süreçlerde aile yapımız giderek bozulmuştur. Hele hele İstanbul Sözleşmesi ve onun uygulama yasası olan 6284 sayılı güya aileyi koruma yasası Türk aile yapısının temellerine dinamit koymuştur. Her ne kadar İstanbul Sözleşmesi kaldırılsa da yasa hala uygulamadadır. Bu yasa ne kadını ne de aileyi korumaktadır. Aksine çok aileyi dağıtmakta, yuvaları yıkmaktadır. Bu kanunda olan kadının beyanı esastır hükmü, erkeği savunmasız, çaresiz yapmaktadır. Kocasına kızan kadın karakola gidip kocam bana vurdu, şiddet uyguladı dese, kocaya hemen iki ay evden ve eşinden uzaklaştırma verilir. Koca sokağa atılır eşi, dostu, parası da yoksa bu adam ne yapacak? Bugün iki milyon kocanın evinden uzaklaştırıldığı söyleniyor. Bu kocalardan bazısı da gidip karısını öldürüyor. Alın size kadın cinayeti... Aynı işlemler evlatlar içinde söz konusu… Çocuk beni babam dövdü diye şikayet etse, baba yine sokağa atılır. Peki, nerede kaldı ailenin reisi koca veya baba? Bu nasıl bir uygulamadır? Aileyi tarumar ediyor. Baba karısına, çocuğuna hiçbir şey diyemiyor. Nerede bizim kültürümüz, değerlerimiz? Allah (cc) kadını erkeğe emanet etmedi mi? Babanın çocuğunu eğitme ve tedip etme hakkına ne oldu?
Okullarda bazı kız öğrenciler öğretmenini tehdit ediyor. Ya bana iyi not verirsin ya da seni beni taciz etti diye şikayet ederim, diyor. Bakar mısınız hale? Nerede öğretmen otoritesi… Bir avukat arkadaşım toplu taşıma araçlarına binmeye korktuğunu söylüyor. Neden korkuyorsun dediğimde aracın içinde olur ya arkaya yanaşırken bir hanımın bir yerine bir yerim değse, o da ay amca utanmıyor musun dese, oradan da durumdan vazife çıkaran bir aklı evvel bana bir yumruk vursa, karakolluk olsak, al sana tacizci bir avukat kime derdimi anlatacağım. Onun için ya yürüyorum ya da taksiye biniyorum, dedi. Adam haklı. Bunlar yaşanabilir. Bize böyle ne oldu? Haçlılar ve Siyonist Yahudiler ittifak halinde bizdeki kriptolarla işbirliği içinde bizi nasıl kendilerine benzettikleri değerlerimizden nasıl uzaklaştırdıkları açıkça görülmektedir. Onlar gibi düşünüyor, onlar gibi yaşıyoruz. Son seçimlerde ülkemizi bölmek isteyen terör örgütleri ile beraber olanlara 25 milyon oy veren insanlar bu ülkede yaşıyor. Ülkemizin insanları… Allah vatanımızı korudu. Çare değerlerimize özellikle de İslami değerlere geri dönmektir. Önce eğitimden başlayarak yol almalıyız. Eğitimimiz mutlaka milli olmalı... Eğitimdeki diğer olumsuzluklar giderilip öğretmen merkezli, elemeli eğitim sistemine dönülmeli. Önümüzdeki beş yıl çok önemli hatta seçim kadar önemli… İnşAllah Allah’ın hesabı bizden yanadır.