“BU KİTABI ONLARIN ELİNDEN ALMADIKÇA”- Lütfi AYHAN- Yeni Meram Gazetesi
(Bu söz ile kastedilen kitap Kur'an, Millet ise Türklerdir) Kimin söylediğine dair değişik rivayetler var: Kimine göre bu sözü; Birleşik Krallık Başbakanı William Ewvart Gladstone, kimine göre Çanakkale savaşları sonunda İngiliz devlet adamı Churchill söylemiş. Churchill’e “Çanakkale’de neden başarısızlığa uğrandık sorusu sorulunca, cevaben şöyle demiş;
"Beyler! Biz Çanakkale’de Türklerle savaşmadık, Tanrı’yla savaştık. Doğal olarak yenildik. Şu elimdeki kitabı görüyor musunuz? Bu, Müslümanların kitabı Kur’an’dır. Bu kitabı Müslüman Türklerin elinden, ve gönlünden almadıkça biz onlara hâkim olamayız, veyahut Müslümanları ondan soğutmalıyız…” Buna benzer bir sözü de bir Rus din adamının söylediği bilgisi mevcut.
Bendeniz bu yazımda aynı kelimelerle başlayan bir yazı yazmak istiyorum; benim kastettiğim kitap Tevrat, millet Yahudilerdir.
Çünkü İsrail, dünyanın gözü önünde bir yıldan fazladır Gazze’de eşine rastlanmayan bir katliam yapmakta. İsrail’in yaptığı katliamların benzersiz, oluşu ölenlerin sayısı ile ilgili değildir. Çünkü tarihte haçlıların, Moğolların, günümüzde Esed'in yaptıkları katliamlar sayı olarak çok çok fazladır. İsrail’in katliamlarını benzersiz ve korkunç yapan çoluk, çocuk, kadın, erkek, bebek, ekin, tarla, eşek, köpek… Ayırt etmeksizin yapmış olmasıdır. Diyeceksiniz ki tarihte bu tip katliamlar az da olsa var. O zaman şunu belirteyim tarihte yapılan bu tip katliamlardaki failler (komutanlar/askerler) ya anlık öfkelerinin ya da kişisel zaaflarının esiri olarak bunları yapmışlardır. İsrailliler/Siyonistler ise bu katliamları, bu acımasız ve insanlık suçu olan işkenceleri dinlerinin/ Tanrılarının/ kitaplarının bir emri olarak yapıyor olmalarıdır. (Elbette tahrif edilmiş Tevrat’tan bahsediyoruz. Yoksa biz Müslümanlar İncil İsa’ya, Tevrat Musa’ya, Zebur Davud’a, Kur’an bizim Peygamberimize indirilmiştir inancındayız)
MERHAMET DİNİ İSLAM
Tarihte bizler yani Müslümanlar, yani Türkler değişik düşmanlarla savaştık. (Başka milletlerde birbirleriyle savaştılar) Onlar da biz de genelde savaş kurallarına uyduk. Orta Asya’daki atalarımızın Çinlilerle, Atilla Dedemizin Roma ile, Alpaslan Dedemizin Bizans ile (Malazgirt), Osmanlı atalarımızdan Fatih’in Bizans, Yavuz’un Memluk’lü ve Safevilerle, Kanuni’nin Macarlar ve Haçlı Orduları ile, Çanakkale’de İngiliz, Fransız ve diğer düşmanlarla; Peygamberimizin Bedir, Uhud, Hendek, Mekke’nin Fethi gibi gazalarda Müşriklerle yaptığı savaşlarına bakın. Bu kurala hep uyulmuştur. Zaten normali de budur. Çünkü İncilin orijinali Allah’ın gönderdiği şekilde idi. İncil, Tevrat, Zebur, Kur’an bunlar hak kitaplardır. Lakin Kur'an hariç hepsi insanlar tarafından tahrif edilmişlerdir. Lakin Tevrat’ın tahrif edilmiş hali korkunç bir muhteviyata/içeriğe sahiptir.
Şu (Haşa) ayetlere bakar mısınız:
a- Samuel Suresi 15. bab: Onların her şeylerini tamamen yok et ve onları esirgeme, onlara merhamet etme. Erkek, kadın, çocuk hepsini; emzikte olana, öküzden koyuna, deveden eşeğe kadar hepsini öldür. Senin ayak bastığın yerde, senin gibi düşünmeyen hiç kimse kalmasın Onların. hayvanları da kalmasın…
b- Mezmurlar suresi 110. bap: Rab senin sağında Öfke gününde Kralları vuracak. Milletler Arasında hüküm verecek ve yer leşlerle dolacak…
c- Mezmurlar Suresi 8 ve 9. ayet: Ey Sen! Harap olacak Babil kızı! Bize ettiğinin karşılığını sana verecek olana ne mutlu. Senin yavrularını kayaya, taşlara, dağlara, vura vura öldürecek olana ne mutlu. (çocuğunu annesinden alıp kayaya çarpa çarpa vura vura…)
d- Yeremya Suresi 16. Ayet: Acıklı ölümlerle ölecekler onlar için dövünen olmayacak ve gömülmeyecek. Toprağın yüzünde gübre gibi olacaklar, çürüyecekler. (Sakın onları gömme. Leşlerini yerin canavarları ve göklerin kuşları yesin)...
Bu ayetleri okuyan, bu ayetlerle eğitilen bir insan ne yapar? Bu soruya Gazze’de olanlar cevap değil mi? Bazı Ecnebilerin Müslümanlar için söylediği : “bu kitabı onların elinden almadıkça” sözünü şimdi dünyada yaşayan herkes Yahudiler için söylemeli: Bu kitabı (bozlumuş Tevratı/talmut'u onların elinden almadıkça bu vahşet asla ve katâ bitmez.